Don Kişot Cervantes'in kitabında ölmüştür; ama Cervantes'in kiabıyla, halk yıgınlarının hayalinde yaşamaya devam ediyor. Onun hayatı bilhassa memlekeimizde parlak olmuştur. On yedinci yüzyılda ona gülerler, hem de candan, gönülden gülerler; klasikler onu çok kaba bulur; ama on sekizinci yüzyıl ondan faydalanır ve bir kuklayla eğlenir gibi onunla
eğlenir. Sonra, Alman eleştirisinin etkisi altında, Don Kişot'un çehresi değişir; yalnız çehresi değil, ruhu da değişir. Samurtkan yüzlü gülünç şövalye haksızlığa uğrayanları koruyan, kendisine dünya dar gelen, büyük kalpli bir idealist, hülyası olaylarının sertliğine çarptığı için hüzünle ezilen bir kahraman olur. Romantizm onu böyle görmüş, bize böyle devretmiştir. Don Kişot'u bu gözle görmek, Cervantes'e belki de aklından hiç geçmemiş olan şeyleri vermek olur; bununla beraber eserinin birçok yerleri bu duruma elverişlidir. Cervantes'inki gibi, klasik eserlerin, derin surette beşeri olan eserlerinin öyle bir özü, öyle bir zenginliği vardır ki, nice kuşaklar onlarda mahiyetlerini bozmadan daima yeni anlamlar bulurlar. Bugünkü anlamıyla, Don Kişot özellikle gençligi çekmektedir.