Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

ONURLU DEVRİMCİLERİN YOK EDİLİŞİ 6 MAYIS 1972
Kısa bir ömür dahi, iyi ve onurlu bir yaşama yetecek kadar uzundur. Ölümden daha güçlü olan şey, bize ölümü göze aldıran şeydir; candan daha kıymetli olan, uğruna canın feda edildiği şeydir. Ne hoş bir güzelliği vardır; hafif adımlarla, dünyadan gülümseyerek geçenlerin, kimseye bir kötülüğü dokunmadan yaşayanların, onurunu kurtarmanın canını kurtarmaktan önemli olduğunu bilenlerin ve onurlu bir yaşamı seçenlerin… Bir söz vardır ‘’Öldükten sonra unutulmak istemiyorsanız ya okumaya değer şeyler yazın ya da yazılmaya değer şeyler yapın.’’ diye. Onurlu bir yaşamı seçen ve yazılmaya değer şeyler yapan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı sevgi saygı ve hasretle anıyorum. Geçmişi değiştiremeyiz ve geçmişin en iyi yanı bizi bugüne kadar getirmesidir. Ancak 6 Mayıs 1972 Türkiye tarihinin kırılma noktalarından biridir. 6 Mayıs 1972 ile beraber Türkiye’nin yönetiminde söz sahibi olacak onurlu ve yetenekli gençler yok edilerek İslamcıların önü açılmıştır. 12 Eylül 1980 ile de son darbe vurularak Türkiye adım adım günümüzdeki İslami felakete doğru sürüklenmiştir. Çünkü yetmişli yıllardan itibaren dayağı hep solcular, devrimciler yedi, kendini İslamcı diye tanımlayan dayakçılar ister derin ister sığ olsun, devlet tarafından hep kollandı. Belki de İslam gerçeğini araştırıp insanlara anlatmamın ardında bu ve bunun gibi kollamalar yatıyor! Dolayısıyla Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ın idamı büyük bir haksızlık, büyük bir adaletsizliktir benim için. 1972'ydi, 6 Mayıs. Yani henüz 11 yaşındaydım. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ın idam haberini radyodan dinlediğimde karar verdim, Süleyman Demirel'i ve ölüme el kaldıran, oylamaya katılmayan politikacıları asla affetmeyeceğim diye. Çünkü ikiyüzlü politikacılar ve egemen sınıflar, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına sürekli kovuşturma açmaktan başka bir şey yapmadılar, onların öğretilerini en vahşi düşmanlıkla, en koyu kinle, gemi azıya almış yalan ve iftira kampanyalarıyla karşıladılar. Tam bağımsız Türkiye demek dışında Deniz Gezmiş ne yapmış? Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, bu gençler ne yapmışlar? O günden beri de ne zaman 6 Mayıs’a gelsek hep, bu devrimci gençlerin eylem yerine neden söylemi seçmediğini düşünürüm. Neden Türkiye’nin bütün sorunlarının kaynağının İslam olduğunu araştırıp tespit etmediler? Neden sorunun kaynağını içerde değil de dışarıda aradılar? Bu büyük yetenekler eylem yerine söylemi seçseydi, Türkiye'nin geleceğini değiştirebilirdi. Bugünkü yaşadığımız kaos, bilgili ve yetenekli gençlerin yok oluşundan veya yok edilişindendir. Eli, genç ve vatansever insanların kanına bulaşan Türkiye, artık yaralı bir ülkeydi. İslamlaştıkça huzursuzluğun arttığı karanlık bir döneme girmiştik artık. Bilgili ve yetenekli gençlerin yok edilişiyle birlikte en güzel yıllarımız en berbat şekilde geçip gitti. Bundan sonraki dönem, tam manasıyla, bulanık ve karışıktır. Sonuç olarak dipte yaşayan peygamber balığı gibiyiz. Kuma yattık bekliyoruz, ses yok eylem yok. Ancak şunu da unutmayalım çöküş bir yandan da çıkış demektir.
·
167 görüntüleme
Zuhall okurunun profil resmi
Deniz gezmişin babası ve avukatının aktardığı beni en çok etkileyen duruşu şu oldu Deniz ve arkadaşları daha duruşma salonuna girmeden"Bağımsız Türkiye"diye slogan atarlar bunun üzerine jandarma dipçik ile müdahale eder,oradaki gençlerin birisinin kafası yara alır."Mahkemeye itimadınız varmı" diye soran yargıca ise Deniz şu unutulmaz cevabı verir "Kapısında dipçikle kafa yarılan bir mahkemenin adaletine nasıl itimat edelim."
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.