Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yavuz Ağıralioğlu geçtiğimiz sene, memleketimizin en mühim sorunlarından bir soruna parmak basarak "Türk içki içmez" demişti. Ara ara karaladıklarını burada paylaştığım Usuyitik, İsmet Özel'e de dokundurarak, Ağıralioğlu'nun kanayan yaramıza dikkat çektiği söylemleri üzerinden, sağa yönelik bir takım eleştiriler serdetmiş. Aşağıda. *** 'İçki içmeyen, kulağına bir ezan ve kametle birlikte bir Müslümanın ismi verilen kişiye Türk derler,' demiş Türk siyasetinin bilge kişisi Yavuz Ağıralioğlu. Yavuz Bey tertemiz bir sağcı. Ne varsa dilinde yani. Her Türk sağcısı gibi, zamansız ve mekânız bir dekorda, tek boyutlu varlığıyla, görkemli Türk tarihinin bon pour l'idiot (aptal için en iyi) ciltlerini satarak sağlıyor geçimini. Bu anlamda, aklını, vicdanını uyduruk bir Türk anlatısına ipotek eden kötü bir Don Kişot tercümesi. Ucuz Türk düşmanı kostümleri giydirererek ticarileştirdiği muhayyel yel değirmenlerinin dibine açtığı tezgahında kolaj bir düşüncenin, taklit bir üslubun ve bulaşıcı bir duygusallığın terkibiyle bağırıp duran kör cazgır. Ticaretinde, diyanetinde hep aynı ebleh siyaseti güden taşralı girişimcilerin son temsilcilerinden. Tarihi, geleneği, kültürü olmayan; yalnızca ve yalnızca melekesi olan Türk sağının haza tezahürü kendisi. Bu henüz kemal görmemiş aksakallı, "Türk içki içmez," derken de işte bu makamdan konuşuyor. Hazret başka şeyler de söylüyor tabii. Doğrudan içki iddiasına geçiyor olmamın sebebi kulağına ezan okunma ve Müslüman ismi hususlarında kendisinin de net bir çerçeve çizemeyecek olması. Onları dilin şehvetine kapılıp yaptığı teganniler olarak değerlendirmek gerekir. İçki meselesi ise kesin bir yargı. Her ne kadar mezkûr şehvetle kaziye-i muhkemeymiş gibi söylese de aslında bu sözün su götürürlüğü ortada. Aynı sahneyi paylaştığı huydaşlarıyla arasına mesafe koymak için söylediğini düşündüğüm bu sözler şimdilerde pek popüler olan seküler milliyetçileri hedef alıyor gibi. Beyefendi bu nevi Türkleri kendi muhayyel papalığına güvenerek Türklükten aforoz etmek arzusunda sanırım. Fakat söz mukaddes bir bumerangtır. Eninde sonunda dönüp söyleyeni vurur. Hiç uzatmadan söyleyelim. Türkün tarihi, içkinin de tarihidir. Kımızından rakısına, şarabından bozasına kadar muhtelif içkilerin muhtelif hallere ve dönemlere eşlik ettiği aşikârdır. Bu beyefendinin ima ettiği gibi Türklük eğer içkiye vurularak ölçülecekse serdettiği cümlenin tam tersi olması gerekir. Yani "Türk içki içer." tarih bunu gösterir çünkü. Tarihe değil de kendi halüsinasyonlarına bakan alıkların, kurdukları bu zamansız ve mekânız hınç sığınaklarında, tarihi bırak, bugünü bile görebilecek bir aydınlığa, görüye sahip olmadıkları ortada. Beyefendinin zırvasının kaynağı da bellidir aslında. Büyük bir şairken postmodern bir şamankaan'a evrilmeye heves eden İsmet Özel'in şairane Türklük tanımından mülhemdir bu. Yani kendilerinin ifadesiyle İslamla mağrur, gerçekte ise İslamcılıkla malul bir Türklükten mülhemdir. Ki İslam’ın da tarihi, dünya sahnesinde Türkle birlikte arzı endam ettiği zamanlar da dahil, ortadadır. Orada da aynı cümle geçerlidir: "Türk içki içer." Bu cümle elbette küstah bir hüküm cümlesinden ziyade haddini bilen bir tespit cümlesi olarak tebellür eder. Yoksa hiçbir bütün o bütünün küçük bir parçasına, adetine, binlerce tercihinden birine indirgenemez, hapsedilemez. Fakat buradaki asıl problem başkadır. Basit, alelade -hatta ortodoks ve sansürcü versiyonundan sıyrılıp tarihi, otantik İslam fıkhı çerçevesinde değerlendirildiğinde günahlığını bile belirli bir ölçeğe borçlu olan- bir günahın üzerinden koca bir kimliği tanımlamak aptallığına düçar olmaktır problem. Bu, heybetli bir arslanı ayağına batmış kıymıkla tanımlamak kadar gülünçtür. Bu haliyle tanımlanandan ziyade tanımlayanın mahiyetini gösterir. Türk sağı ve bir süre batıyla flört ettikten sonra yatakları ayırmış olan kardeşi İslamcılıkla tek yumurta ikizidir. Bu kardeşlik nesiller aşan bir zehre sahip o görkemli hınçlarının etkisiyle tarihin dışında muhayyel bir gettoda devam eder hayatına. Gölgesi yoktur. Aynada görünmez. Haç görünce dayanamaz. Dişlerini geçirdiği her fert, her kurum, her düşünce, her nesneyi kendileştirir ve zamanın dışına atar. Yalnızca bugünü değil geçmişi ve geleceğiyle tarihi dahi mundar eder. Onun için tarih de, Türklük de, kendisiyle başlar, kendisiyle biter. İşte bu özgüvenle kendi devletini, kendi kilisesini, kendi cennet ve cehennemini kurup asrın idrakine söyler gibi tanrısal bir tonda "Türk içki içmez," diyebilir. İşte bu özgüvenle Türklüğün ve hatta İslam’ın kendisiyle başladığını -ve eğer değeri bilinmez, kaprisleri çekilmez, aptallıklarına ve arzularına teslim olunmaz ve her ne şartta olursa olsun kendisine tabi olunmazsa- kendisiyle yok olabileceğini ima edebilir. Mutlak olan odur. Kendisinin dışında var olan her şey ona izafen vardır. Tarih, din, devlet ve akıl hep onda mündemiçtir. Onun inhisarındadır. İçki içtiği için kınandığında bizzat risaletpenah efendimizin "o Allah ve resulünü sever, Allah ve resulü de onu sever," diyerek sahiplendiği o sahabeyi kendinden saymaz mesela. Ya da yine demlenen biriyle alay eden dervişlerine "o sadece içki içti, sizse sarhoşluk ediyorsunuz," diyen Molla Hüdavendigar Türk değildir ona göre. Mesela II. Mahmut’tan çok daha kudretlidir, çok daha muttakidir. II. Mahmut, koskoca Bektaşiliği, yeniçeri ocağını kapatarak ancak yerin altına, taşraya, devletin ocağından halkın kucağına gönderebilmişken bu beyefendi bütün kudretiyle tarihin dışına atabilmiştir. Dahası kendi kendinin papası bir layüsel olarak ex cathedra (sorumlu) konuşma yetkisine sahip olduğu için Tanrının dahi hoş gördüğü günaha hayat hakkı tanımaz. Tek bir cümleyle bütün bir hüküm tarihini devre dışı bırakır. İnsan olmasa da dilediği kadar düşman yaratabilecek sözde bir Tanrı olarak, olmasın dediğinde oldurmayacak kudrete sahiptir. Bütün bir insanlığın nefsini geçersiz hale getirebilir ve tabii ki imtihanı boşa çıkarır. Tarihin sonudur. Artık imtihana gerek yoktur. Onun hak dediği hak, batıl dediği batıldır. Yine de bilmediği bir şey vardır. Kendisi tarihin dışında yandaşlarıyla inşa ettiği devasa bir tımarhanede sek sarnıcı bir oyun oynarken, tarih içerisinde seyrine devam eden ve arada oraya da göz atan Türk isterse içki içer.
·
154 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.