Bu kitap, kitaplara olan sevgimiz hakkındaki sohbetimizden sonra arkadaşımın kardeşinin nazikçe bana hediye etmesiyle hayatıma aniden girdi. Bu kitabı bana veren o olmasaydı, muhtemelen kendim hiç almayacak ve harika bir kitabı kaçıracaktım. Benim için bu hikaye bilimkurgudan daha fazlasıydı; aynı zamanda düşündürücüydü. Birçok karakter, din ve kavramın yer alması nedeniyle bazı bölümleri anlamak kolay değildi. Daha da önemlisi, ben daha çok cinsellikten bahsetmek istiyorum. Gezegenin sakinleri, androjen (erkek ve kadın arasında tanımlanmamış bir noktada) olmaktan ziyade, aseksüelden yoğun cinsel heyecana geçiş yapan, ardışık olarak hem erkek hem de kadın olan ambiseksüellerdir. Bu durum doğal olarak uzaylıların zihniyeti üzerinde önemli bir etkiye sahip ve bizi önyargılarımızı gözden geçirmeye zorluyor. Bu şekilde feminizm, toplumsal cinsiyet çalışmaları ve daha genel olarak LGBTQ+ hareketleri Le Guin'in kitabından önemli ölçüde etkilenmiştir. Feminist bir yazar olan Margaret Atwood'un Antilop ve Flurya (Oryx and Crake) kitabında cinsel olarak değiştirilmiş Flurya'ları yaratırken bu kitabı düşündüğünü sanıyorum. Bunu anlamak çok önemlidir. Bir uzaylı araştırmacıya göre, onlar için en önemli şey cinsellik degil, insanlığın herhangi bir yönü degil, ama onların yaşam alanı, soğuk dünyalarıdır. Bizim dünyamızda sadece kadınlar hamile kalabildiği için, çocuk yetiştirme sorumluluklarının çoğundan genellikle onlar sorumludur. Sonuç olarak, kadınlar siyasette yeterince temsil edilmiyor ve erkeklerin dünyayı yönetme olasılığı kadınlardan daha yüksek. Buna karşılık, bu kitaptaki herhangi bir karakterin hamile kalma şansı vardır ve herkes bir çocuk yetiştirebileceğinden, hiç kimse tam anlamıyla bağlı değildir. Herkese saygıyla yaklaşılıyor ve kadın ya da erkek olarak değil, yalnızca insan olarak değerlendiriliyor. Daha samimi bir düzeyde, toplumsal cinsiyet normları tarafından kısıtlanmazlar. Erkekler ve kadınlar olmadığı için, her iki grup da güçlü ve otoriter ya da yumuşak ve nazik olma klişesine uyamaz. Kitabın diğer karakterleri erkeklik ve kadınlığın ne olduğunu anlamasa da, ana karakterimiz sürekli olarak anlıyor. Onun tepkisi, bu tuhaf çevreyi anlamak için çaba sarf etmek yerine kendi kavramlarını ona dayatmak oluyor. Gethenia uygarlığının her yönü cinselliğinden etkilenir. Le Guin, cinsiyetin var olmadığı varsayımsal bir dünya icat ederek cinsiyetin kültürü etkileme yollarının çeşitliliğini ortaya koyar. Her ne kadar Gethen kusursuz bir gezegen olmaktan uzak olsa ve halk arasında hala eşitsizlik ve ayrımcılık olsa da, bu durum Terra'da olduğundan çok daha az şiddetlidir. Kasıtlı olarak feminist bir eser olan Karanlığın Sol Eli, Gethen kültürünü Terran toplumundan üstün tutmaktadır. Gethen'de tüm insanlar eşittir, doğduklarında kendilerine verilen cinsiyete göre değil, yeteneklerine göre başarısızlık ve başarı için eşit fırsatlara sahiptirler. İki cinsiyetin olduğu bir dünyada, biri genellikle boyun eğdirilir. Tutum, hayran olduğum bir diğer önemli konuydu. Hayatlarını olduğu gibi, fazla şikayet etmeden ve sahip olduklarını kabullenerek yaşayan diğer karakterler, birçok yönden bizim gibi olan ana karakterimiz kadar dışavurumcu değildi. Romanın ilk yarısında bundan çok az bahsedilmiş olmasına rağmen, yine de hoş bir ekleme olduğunu hissettim. Sonu ve tüm olay örgüsü için daha yüksek beklentilerim olsa bile, sıraladığım konulardan etkilenen herkese bu kitabı okumalarını tavsiye ederim.

Karanlığın Sol EliUrsula K. Le Guin · Ayrıntı Yayınları · 20213,038 okunma

·

65 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Alçin Korkut