Tasavvufun o ince ruhuna şahid olduğum her yerde aynı huzur geliyor gönlüme. Nefis terbiyesinin basamaklarını çıkmak her babayiğidin harcı değil. Herkes bir anda zirvede olmak istiyor lakin zahmetsiz rahmet olmuyor işte...
Fatih Duman'ın Lâl isimli bu güzel eserinde dilsiz bir katibin Şemseddin Ahmed'in nasıl Şemseddin Sivasî (k.s) olduğunu, hazretin âmâ olan kardeşinin oğlu Recep Sivasî'nin ağzından dinleyerek yazması anlatılıyor. Lâl olan katibin nefis terbiyesi de burda başlıyor.
Olmak mı? Bulmak mı? Hikayenin sonu bize bunun cevabını verir mi dersiniz? İki yarımın bir tam olduğu bu hikayede nefsimize pay çıkaracağımız hikmetlerin özüne varacağımız keyifli bir okuma olsun...