Gönderi

Son.. Mu?
Renk yürüyordu. Nereye gittiğini bilmeden sadece yürüyordu. Hiçbir şey hissetmeden.. Bakıyordu ama görmüyordu.. Telefonu çalıyordu ama o duymuyordu.. Zaten hiçbir şey duymuyordu.. Ağlamıyordu.. Taş kesilmişti.. Şoktaydı.. Sonra sonra baktı telefonuna, bir sürü kişi aramıştı. Annesi, Yelda, Yekta, ablası. Mesajlar da cabasıydı. Tam telefonu bırakacakken annesi aradı yine. Uzun uzun baktı ifadesiz bir şekilde. Açtı ve kulağına tuttu sonra telefonu. Annesi bir sürü şey söylüyordu, ama o duymuyordu. Kendinde değildi çünkü.. Telefonu yavaşça indirdi çantasına attı tekrardan.. Nerede olduğuna o anda baktı. Evine birkaç metre uzaktaydı sadece. Yavaşça devam etti.. Eve vardığında annesine arkadaşıyla sabahladığını ve uyumak istediğini söyledi sadece. Annesinin söylenmelerine hiç cevap vermedi. Telefon da çantada açılmıştır dedi. Yatağına uzandı. Kıpırtısız yatıyordu. Kaç saat o şekilde yattığını bilmiyordu. Kapısı tıklatıldı, içeri biri girdi ama bakmadı kim olduğuna. Yanına gelince farketti Yaren olduğunu. Sarılmak istedi Yaren ama Renk eliyle durdurdu..Konuşmuyorlar, karşılıklı susuyorlardı.. "Özür dilerim.." diyebildi Yaren sadece. "Hepsi benim yüzümden oldu.. Ben böyle bir şerefsizlik yapacağını düşünmemiştim.. Ben .. Sadece konuşacaksınız diye düşündüm.. Ama nerden bilebilirdim-" "Tecavüz edeceğini değil mi?" dedi Renk sözünü keserek. Ağlıyordu.. Öyle bir bakıyordu ki Yaren'e, Yaren yerin dibine girmek istedi. Tiksintiyle değil, kırgınlıkla bakıyordu. Bitmişti. Ağlıyordu ama hiçbir şey hissetmeden. Taş kesilmişti. Yaren, yatağın yanındaki komodinden Renk'in bardağını aldı, mutfağa gidip su doldurmak için kalktı. "Bana bir iyilik yap" dedi o anda Renk. "Ne istersen" dedi Yaren. "Bana bir silah bul." dedi Renk. Yaren şok olmuştu. "Ne? Sa.. saçmalama ne silahı?" dedi Yaren ne diyeceğini bilemedi. "Bunu yapacaksın Yaren. Bunu benim için yapacaksın. Gölge'ye yardım ettiğin gibi şimdi de bana yardım edeceksin."dedi Renk. "Bunu yapamam.. hayır hayır bunu yapmamı isteme benden.. Hem onu öldürünce ne olacak söyler misin? Ne geçecek eline? Hapislerde sürünmekten başka? Hı?". "Bana silah bulacak mısın, bulmayacak mısın?" dedi. "Bak, zaten Yekta hakkından geldi onun. Ölmekten beter etti. Hastanelik etti çocuğu. Pişman olmuştur emin ol. Polise de ihbar edecek zaten Yekta.". Renk'in gözünden bir damla düştü "Yekta da mı biliyor?" dedi. "Evet.."dedi Yaren. "İkimize de kafede söyledi zaten." dedi.. Gözlerini kapatmıştı.. kirpiklerinden damlalar fışkırıyordu. "Yaren ya bana silah bulursun ya da ben çıkar bulurum!"dedi. "Bebeğim bak." Dedi Yaren Renk'in yüzünü avuçlarına almıştı elindeki bardağı bırakıp. "Onun cezasını adalet verecek sen hiç merak etme." dedi. Tekrardan bardağı aldı ve çıktı odadan. Yaren mutfağa indiğinde, Firuze Hanım -Renk'in annesi- dün nasıl geçti diye başladı sorular sormaya. Cevap verdikçe sorular soruyordu. O kadar ki, Renk buzlu su seviyor diye koyduğu buzlar çoktan erimişti. Sonunda odaya çıktığında Renk odada yoktu.. Yekta'ya aradı Yaren, Renk'in evde olmadığını nereye gittiğini bilmediğini, yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi. Sonra dört bir koldan aramaya çıktılar Renk'i. Nereye gideceklerini bilmiyorlardı. Silahla ilgili konuşmalarından sonra, o tür şeylerin nerede satıldığını bulup aramaya başladılar.. Tam ümidi kesip eve vardıklarında Renk'i yavaş yavaş evin orda yürürken gördüler. Koşturdular yanına. Yekta sarıldı sımsıkı "İyisin Allah'ım çok şükür iyisin." dedi. Tam o sırada, Yaren'in telefonu çaldı, "Ya çok mu acil.. Uff tamam geliyorum." dedi. "Benim gitmem lazım Yekta, beni her şeyden haberdar ediyorsun bak." dedi. "Tamam sen git." dedi bir yandan Renk'i tutuyordu omzundan. Beraber geçtiler eve. Bir hafta boyunca Renk hiçbir şey yemedi içmedi. Yataktan çıkmıyordu. Yekta bir an olsun yalnız bırakmıyor, o konuyu da hiç açmıyordu. Bir gün, Renk'in odasındaki koltukta, başını Yekta'nın omzuna koymuş bir vaziyette oturuyorlardı. Yekta bir eliyle omzundan sarılıyor, bir eliyle de, Renk'in karnının üzerindeki elini tutuyordu. Birden "Benden utanmıyor musun?"diye sordu Renk. Yekta başını Renk'in yüzüne eydi. "Seninle gurur duyuyorum."dedi. Renk yerinde doğruldu; Yekta'nın omzundaki eli, belindeydi şimdi. "Ben ciddiyim."dedi Renk. "Başıma gelenlerden sonra-", "Senin başına gelen şeyden sen sorumlu değilsin. O şerefsiz sorumlu bütün bunlardan. O gün beni durdurmasalardı öldürebilirdim onu. Yapardım bunu.". Renk baktı yüzüne uzun uzun Yekta'nı. Ardından eline baktı, eklem yerleri kızarıktı. Daha yeni farketmişti. "Canını yakmana değdi mi?"dedi elini tutup okşayarak. Yekta Renk'in yüzünü elleri arasına aldı. "Senin için değer, hatta az bile."dedi ve öptü dudağından. Kokusunu içine çeke çeke öptü. "Seni seviyorum.." dedi verdiği solukta ve uzunca bir buseyle bitirdi öpmesini. "Sen benim herşeyimsin." dedi. Renk ağlıyordu. Yekta "Şşt lütfen.. Sen hayatımda tanıdığım en saf en masum en temiz insansın."dedi. Renk zar zor "Ba..bana su ve yiyecek bir şeyler getirir misin?" dedi. Yekta çok mutlu olmuştu "Sen yeter ki yemek iste. Ne istersen."dedi gülümseyerek. "Ne istersin?"dedi. "Yemek olsun da." dedi Renk zoraki gülerek. "Tamam birtanem" dedi odadan çıkmadan Yekta. Renk arkasından uzunca bir süre baktı. Ağlıyordu, daha da ağlıyordu... Çantasını aldı.. İçinden bir silah çıkardı. Yelda'nın geldiği gün aldığı silahı. O annesiyle muhabbet etmek zorunda kaldığı zaman çıkıp almıştı ve döndüğünde kimse çantasına bakmamıştı. Onu görünce silah konusunu unutmuşlardı sanırım.. Uzunca baktı silaha.. Gözyaşları damlıyordu silaha.. Tekrardan kapıya baktı.. "Ben de seni seviyorum.."dedi ve silahı başına dayadı... Yekta mutfakta neşeli bir halde bir şeyler hazırladı ve tam mutfak kapısına geldiğinde bir silah sesi duyuldu evde. Yekta elindeki tepsiyi düşürdü ve her şey etrafa dağıldı. Sanki her şey ağır çekimde yaşanıyordu. Bir hışım merdivenlerden çıktı. Renk'in odasına girdiğinde, Renk'in koltuğun üzerinde cansız bedenini gördü...
··
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.