Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

·
Puan vermedi
Söylenti Dergisi
Roman “bütün güzel hikayeler iki şekilde başlar; ya bir insan bir yolculuğa çıkar yada şehre bir yabancı gelir” geleneğinin tam karşısında konumlanır. Geleneksel-gerçekçi romanın antitezi sayılabilecek postmodern tarzda ve bilinç akışı tekniği kullanılarak kaleme alınan roman, kullanılan tekniğin ve temsil ettiği tarzın oldukça başarılı örneklerinden biridir. Karakterlerin iç dünyasında yapılan yolculuklar ve monologlarla ilerleyen roman daha çok karakterlerin zihninde ve düşüncelerinde yol alır. “Edebiyattan daha soylu bir vakit geçirme, daha dinlendirici arkadaş, daha nefis kendinden geçme var mıdır? Romanda yer alan 3 ana karakterden biri Rene Michel. Kendi anlatımıyla Rene huysuz, çirkin, ayaklarında nasır olan 54 yaşında bir kapıcıdır. Karşıdan bakıldığında apartmanda yaşayan diğer insanlara oldukça sıradan ve önemsiz bir insan gibi gözükür. Apartmanda yaşayan insanlar Rene ile karşılaştıklarında çoğu zaman onu görmezden gelir ve selamlaşmaya bile değer görmezler. Rene huysuz, çirkin bir kapıcı olarak önemsiz ve sıradan görülmek istemektedir. Bu görüntü Rene’nin maskesini oluşturur ve bu sayede Rene rahatsız edilmeden kendine has yaşam tarzını sürdürebildiğini düşünür. Çünkü hiç kimse önemsiz ve sıradan bir kişiyi görmek, konuşmak istememekte ve bu görüntü Rene’yi görünmez kılmaktadır. Rene, kilolu kedisi Lev ile birlikte opera dinleyen, Tolstoy okuyan, uzak doğu sinemasını takip eden entelektüel bir yaşam tarzına sahip kültürlü bir karakterdir. Rene görünmez olarak yaşadığı entelektüel hayatı boyunca Husserl’in Fenemenonolojisini kritik edecek, Flemenk ve İtalyan ressamları karşılaştıracak birikime sahip olmuştur. Romanda Rene’nin monologları ve sorduğu sorular vurucu etkiye sahip birçok çıkarım içerir. “İnançlarımızın üzerinde yükseldiği kaide asla sarsılmasın diye kendi kendimizi manipüle etme yeteneğimiz ne büyüleyici!” Diğer karakter Paloma Josse. Henüz 12 yaşında olan Paloma 13. yaş gününde intihar etmeyi planlayan, oldukça zengin bir ailenin dahi olduğunu gizleyen kızıdır. Paloma da tıpkı Rene gibi içinde bulunduğu toplumla uzlaşamayan bir karakterdir. Fakat Paloma’nın uzlaşmazlığının sonuçları kendine özgüdür. Rene’de görünmez olmaya yönelten uzlaşmazlık Paloma’da sorgulama ve sürekli kavga etme şeklinde somutlaşır. Ayrıca Rene ve Paloma’nın uzlaşamadığı toplumun iki yüzlülüğü de Paloma’nın kavgalarıyla açığa vurulur. “Dilbilgisi ne işe yarar? diye sormuştu …. (öğretmen)uzun uzadıya iç çekti ve cevap verdi: “Düzgün konuşup yazmaya yarar:” Bunun üzerine, kalp krizi geçirmiş gibi oldum. Bu kadar aptalca bir şey hiç işitmemiştim. Bunu derken, yanlış olduğunu söylemek istemiyorum, gerçekten aptalca diyorum. Okumayı yazmayı zaten bilen ergenlere, dilbilgisi buna yarar demek, çişini ve kakasını doğru dürüst yapabilmek için yüzyıllar içerisinde WC’nin tarihini okuması gerektiğini söylemeye benzer. Anlamdan yoksun!” Romanda yer alan iki ana karakteri buluşturan üçüncü karakter Kakuro Ozu. Kakuro Paris’te yaşamaya başlayan, 60 yaşında bir Japon. Apartmana sonradan yerleşen Kakuro sanata müziğe ve edebiyata olan düşkünlüğü ve sıcakkanlı tavırlarıyla önce Paloma daha sonra ise Rene ile kısa zamanda arkadaşlık kurmayı başarır. Kakuro, Rene’yi maskesini çıkarmak zorunda bırakırken Paloma’nın da en yakın arkadaşı olur. Paloma ile Rene, Kakuro üzerinden birbirleri ile etkileşimde bulunmaya başlar ve dost olurlar. Aynı apartmanda yaşayan 54 ve 12 yaşında olan iki insanın Paris’e taşınan bir Japon sayesinde dost olabilmesi olasılık ya da şans sayesinde değil; sanat, müzik, edebiyat gibi entelektüel hoşgörü sayesinde mümkün olur. “İnsanlar eylemlerin değil sözcüklerin güç sahibi olduğu bir dünyada yaşıyorlar; nihai yetenek, dile hakim olmaktır.” Yazar, karakterleri toplumun kıyısında konumlandırarak toplumu içerden ve dışardan rahatlıkla gözlemleyebilmiş ve karakterler üzerinden toplumun ikiyüzlülüğünü, çelişkilerini ortaya dökmüştür. Çok hızlı toplumsallaşırken bir anda aynılaşan bireylerin kimlik kavgaları ana karakterlerle olduğu kadar yan karakterlerle de işlenmiştir. Toplumla uzlaşamayan karakterleri merkezine alan romanda sınıf ayrımı, toplumda kadına biçilen rol gibi problemler ele alınırken yazar bu lüks apartmanda yaşayan insanlar üzerinden burjuvazi eleştirisi yapmayı da ihmal etmemiştir. Yazarın Felsefe profesörü olması ise karakterlerin kurgusunda ve monologlarda kendisini belli eder. Jostein Gaarder’ın Sofie’si kadar olmasa da karakterlerin düşünsel sorgulamalarında yatan felsefi etkinlik, okuru dikkatini canlı tutmak zorunda bırakır. “Politika,” diyor, “küçük zenginlerin kimseye ödünç vermedikleri bir oyuncak.”
Kirpinin Zarafeti
Kirpinin ZarafetiMuriel Barbery · Kırmızı Kedi Yayınları · 20207,4bin okunma
·
4 artı 1'leme
·
111 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.