Sırtüstü yere serilmiş, kıpırtısızca yatan ölü, fal taşı gibi açılmış sabit gözlerle karanlığın çökmekte olduğu uçsuz bucaksız gökyüzüne bakıyordu. Artık ekmek niyetine yiyip yiyeceği tek şey bu kara topraktı. Yoksulları aç bırakmak ona şans getirmemişti.