Edith Piaf, Paris aşığı, aşkın aşığı, hayatın aşığı
ama en çok müzik aşığı bir kadın
olarak 10 Ekim 1963 günü başka bir dünyaya gitmek üzere gözlerini kaparken, ona
derin bir sevgiyle bağlı son eşi Théo Sarapo, onun için bir şiir okuyordu:
“Üç zamanlı bir şarkı,
Oldu onun hayatı.
Acısı pek fazlaydı,
Oysa fazla yaşamadı.
Sen, gelip geçen ey yolcu,
Bir dua et ruhuna,
İnsan büyük de olsa,
Toz olacak sonunda.
Bırakacak ardında,
Unutulmaz bir şarkı.
Çünkü unutulur tarih,
Bir havadır anılan,
Üç zamanlı bir şarkı,
Tam da Paris olan… “
Ve bugün ve daima Edith Piaf’ın sesi kaldırım taşlarından bile
duyulmaktadır Paris sokaklarında…
Acılarla dolu bir hayat mı kişiyi sanata
yöneltir sizce? Ya da sanat mı acı çekmek üzere yetiştirir sizi?
Edith Piaf’ın hayatı bir
değil, onlarca travmayla dolu…
Sesi kendinden büyük, aklı ise kavak ağacı tepelerinde gezerken
kendisine daha sonra “Leplée Baba “ diyecek kadar seveceği ve ona “Kaldırım
Serçesi “ lakabını takacak olan kabare sahibi Louis Leplée tarafından sahneyle tanıştırılan Edith Piaf, şarkı söyleyemeyecek kadar hasta olacağı güne dek sahneden bir daha inmiyor.
KALDIRIM SERÇESİ...Gerçek bir hayat...Acı bir hayat hikayesi...İnsanın dayanabildiği son noktaya kadar hayata tutunmaları...Bu kitap işte bunları anlatıyor.