Gönderi

TÜRKİSTAN-BERLİN HATTI VE ÖTESİ Ne ümitlerle, ne hayallerle gelmiştik Hepsi bir illüzyon veya ütopya miydi? Biz Türkistan ihtilalcileri neredeyiz ve ne yapıyoruz? Öğrenci, Ahmet Naim. 1929 1920'li yıllar Türkistan'daki Sovyet hâkimiyetinin giderek pekiştiği yıllardır. ilk dönemlerde Sovyet yönetimi, devam eden iç savaşın oluşturduğu kaos ortamı ve karşı karşıya kaldığı ekonomik problemlerin yoğunluğu gibi nedenlerle, çevre cumhuriyetlerdeki yerli yönetici kadroların görünüşte sosyalist fakat, özde milliyetçi yapılanmalar oluşturma çabalarına kısmen göz yummuştur. Özellikle yeni kurulan Buhara Cumhuriyeti'ni yöneten cedit kadroları ürkütmemek ve Sovyetler Birliği'ndeki istikrar sağlanıncaya kadar zaman kazanmak gerekiyordu. Zira Fergana'da başlayan Basmacılık hareketi hızla büyümüş ve bütün Türkistan’a yayılmıştı. Sovyet yönetimi, bölgede tam olarak kontrolü sağlayıncaya kadar ılımlı bir politika izlemenin yararlı olacağını görmüştü. Nitekim, 1921 yılının 26 Mayıs'ında, Lenin ve Çiçerin imzalı bir belge ile Buhara Cumhuriyeti'ne, bazı yabancı ülkelerle doğrudan iktisadi ve kültürel ilişkiler kurma hakkı tanındı. Bu imkândan yararlanan Buhara Cumhuriyeti yöneticileri, 1921-1922 yılları boyunca, özellikle Almanya ile iktisadi ve kültürel ilişkiler kurma çabası içerisinde olmuşlardır." İşte bu siyasi ortam içerisinde, yerli cedit kadrolar tarafından gerçekleştirilen önemli işlerden birisi de, dış ülkelere öğrenci gönderme projesidir. Moskova’nın tüm isteksizliğine rağmen, Buhara Halk Cumhuriyeti ve Türkistan ASSR'den 70 kadar öğrenciyi Avrupa'ya gönderebilmek için hazırlıklara başlandı. Eğitim için seçilen ülke Almanya idi. Dünya harbinden yenik çıkmasına ve içinde bulunduğu zor koşullara rağmen Almanya, hâlâ bir bilim ve teknoloji merkeziydi. Versay Antlaşması’nın getirdiği yükümlülükler nedeniyle, başta İngiltere olmak üzere, bütün diğer kapitalist ülkelerle ciddi sorunları vardı ve bu nedenle de çoğu uluslararası konuda Sovyet Rusya ile aynı cephede hareket etmek zorunda kalıyordu. Diğer taraftan, giderek artan ekonomik zorluklar sonucu toplum yapısında kutuplaşmalar ortaya çıkmıştı ve sosyalist hareketlerin gücü ve etkinlik alanı hızla genişlemekteydi. Bu gelişmelere paralel olarak, Alman siyasi kadroları içerisindeki sosyalistlerin sayısı da giderek artmaktaydı. Dolayısıyla, başta Lenin olmak üzere birçok Bolşevik yönetici, Avrupa'daki sosyalist devrimin ilk olarak bu ülkede başlayacağına inanmaktaydılar. Sonuç olarak Moskova, gerek kendi iç şartları ve gerekse geleceğe yönelik beklentileri sebebiyle, Türkistan'daki yönetici Ceditlerin Almanya ile ilişki kurmak ve bu ülkeye öğrenci göndermek yönündeki uygulamalarına göz yummuştur. Buhara Cumhuriyeti ve Türkistan ASSR tarafından başlatılan bu hareket, çocuklarını dış ülkelerde eğitime göndermek yönündeki toplumsal istekleri de körüklemiş ve çok sayıda öğrenci, kendi imkânlarıyla okumak üzere, dış ülkelere yönelmişlerdir. Tercih edilen ülkelerin başında Türkiye vardır. İkinci sırayı ise yine Almanya almaktadır. 1922-23 yıllarında başlatılan bu öğrenci hareketi, daha sonraki yıllarda, hariçte yürütülen Türkistan Milli Mücadelesinin kadrolarını oluşturmak bakımından büyük önem taşımaktadır. 1922 yıl başlarında, Türkistan'da yayınlanan Kızıl Bayrak gazetesinde, “Almanya'da Okuyan Müslümanlar” başlıklı bir makale çıkmıştı. Alman resmî makamlarından alınan verilere dayandırılarak yazılan bu makale, Müslüman ülkelerin eğitim açısından Almanya'yı tercih derecelerini göstermesi bakımından bir hayli ilginçtir. Makalede yansıtılan verilere göre Almanya’da, Osmanlı Türklerinden, çoğu kendi imkânlarıyla gelmiş olan bin kadar öğrenci, Arap ülkelerinden ise dört yüz civarında öğrenci mevcuttur. Aynı tarihlerde Kazan'dan kırk (26'sı özel, 12'si devlet burslusu), Azerbaycan'dan yetmiş bir, Kırım'dan iki, Kuzey Kafkas bölgesinden ise altı öğrenci vardır. Buna karşın Türkistan'dan kendi imkânlanıyla gelmiş tek bir öğrenci bulunmaktadır. Ziraat akademisinde okuvan bu öğrencinin adı Abdulvahap Muradi'dir. Osmanlı Türkleriyle, Kazan bölgesinden gelen Tatar Türkleri dışında hiçbir kavimden kız öğrenci olmayışı, vazar tarafından özellikle vurgulanmaktadır. Cedidizm hareketinin erken başladığı Kazan, Kırım ve Azerbaycan gibi Türk bölgelerinin Batı dünyasıyla olan bilimsel etkileşimleri, bu akımla ancak 1900'lerde tanışabilen Türkistan bölgesine göre çok daha ileri durumdaydı. Türkiye Türklerinde ise tartışmasız bir üstünlük görülmekteydi. Aynı yazar tarafından yayınlanan ikinci bir makalede, çeşitli Türk bölgelerinden Avrupa'ya gönderilecek öğrenciler hakkında bilgi verilmektedir. Buna göre 1922 yılında Buhara Halk Cumhuriyeti'nden 46, Hive Halk Cumhuriyeti'nden 5, Kazakistan'dan 15, Başkurdistan'dan 10 ve Tataristan'dan 10 öğrenci gönderilecektir. Türkistan ASSR'den gönderilecek öğrencilerin sayısı, çoğunluğu Taşkent şehrinden ve genellikle kendi imkânlarıyla olmak üzere, 19 kişi olarak belirtilmektedir Buhara Cumhuriyeti'nden gönderilecek öğrencilerin gözetim ve denetim görevi, cumhuriyet yönetiminin Harici Kültürel İlişkiler Bölümü Başkanı Abdulvahid Burhanof'a (Munzim) verilmiştir. Avrupa'ya öğrenci gönderme seferberliğinin Türkistan ASSR'de, Halk Komiserleri Sovyeti Reisi Turar Riskulof, Buhara'da ise Buhara Halk Şuraları Cumhuriyeti Hükümeti Reisi Feyzullah Hocayef tarafından şekillendirildiği bilinmektedir. Buhara Cumhuriyeti'nde, öğrenci göndermek ve eğitimi düzenlemek amacıyla Tatar eğitimci Alimcan İdrisi, Buhara Merkezi İcra Komitesi üyesi Burhanof ve elçilik görevlisi Keminski'den oluşan bir komisyon kurulmuştu. Türkistan ASSR'de ise, dış memleketlere gidecek öğrencilerin her türlü işlemleri, maarif nezareti bünyesinde oluşturulan bir bilim heyeti tarafından yürütülmekteydi. Almanya'ya gidecek öğrenciler, bu kuruluşun da yardımıyla, 1922 Ağustos'unda, kendi aralarında Kömek adıyla bir cemiyet kurdular. Taşkent'te kurulan bu cemiyetin başkanlığına Said Ali Hoca isimli bir öğrenci getirilmişti. Her iki cumhuriyetin yöneticileri tarafından başlatılan bu hareketin, halk arasında büyük bir heyecanla desteklendiği görülmektedir. Özellikle aydınlar, Türkistanlı gençlerin Avrupa ülkelerinde eğitilmesinin Türkistan'ın geleceğine çok önemli katkılar sağlayacağının bilincindeydiler. Meşhur Şair Abdülhamit Süleyman Çolpan, “İstikbal İçin Küreş”? başlıklı makalesinde şunları yazmaktaydı: Biz son zamanlarda gençlerimizin uzak memleketlere gidip bilim öğrenmek için çok hevesli olduklarını görüyor ve seviniyoruz. Bu gençlerin kendi başlarına ayrı ayrı hareket etmeyip “kömek”leştiklerinin de farkındayız. Çar Hükümeti döneminde iç Rusya Müslümanlarını Hristiyanlaştırmak meselesinde büyük çabalar göstermiş, meşhur İlminski siyasetinin önde gelenlerinden olan Popedovna, yazdığı bir mektupta, “yerli halk arasında (Müslüman-Türkler kastediliyor Y.N.) bizim için faydalı, en azından zararsız olacak insanlar, Rus dilini utanarak ve çok rahat konuşamayan, yazısında birçok hatalar bulunan, bizim genel valimiz bir yana, en küçük memurumuzdan korkan kişilerdir” diyordu. Buna karşı biz Rus diliyle değil, ileri Avrupa memleketlerinin dili ve bilimi ile cevap versek belki insan gibi yaşamaya hak kazanabiliriz. 1917 İhtilâli'nden 5 yıl sonra, 1922 yılında yazdığı bu makalenin satır aralarında Çolpan, Türkistan'a medeniyetin Ruslar tarafından getirildiği iddiasını çarlık dönemindekine benzer şekilde sürdüren komünist yönetimi de eleştirmekte; Türkistan'a göre çok gelişmiş olan Rus bilim ve teknolojisinin Avrupa bilim ve teknolojisi sayesinde yenilebileceği ümidini dile getirmektedir. Yurt dışına gönderilen öğrencilerin eğitim harcamalarının karşılanabilmesi ve yeni öğrenciler gönderilebilmesi için yalnızca devlet imkânlarıyla yetinilmemiş, çeşitli kültür, sanat ve spor faaliyetlerinden sağlanan gelirlerin bir kısmının aktarılmasıyla, ilave fonlar oluşturulmuştu. 18 Aralık 1922 tarihli Türkistan gazetesinin verdiği bilgiye göre, yurt dışında eğitim gören gençler için halk arasında büyük çaplı bir kampanya başlatılmıştı. Kampanyayı düzenleyenler arasında Nasir Mircelalov, Abdulhamit Süleyman Çolpan, Münevver Karı, Abdurreşidhanov ve Şakircan Hamidi gibi meşhur isimler vardı. 2 Aralık 1922'de, Taşkent’te, aydınlar tarafından bir edebiyat gecesi düzenlenmiş ve gecede toplanan 7500 som bu fona aktarılmıştı.
Sayfa -1
··
219 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.