Hira; 16 yaşında agorafobisi (Agorafobi, bir tür kaygı bozukluğudur. Agorafobisi olan bir kişi, bildiği veya güvenli olduğunu düşündüğü ortamlardan ayrılmaktan korkar.) olduğu için evden dışarı çıkamayan, okul derslerini evden almak zorunda kalan, tek dünyası kitaplar, odası ve kedisi olan genç kız. Annesi Rana; duygusallıktan çok mantıklı olmak gerektiğine inanan, sert mizaçlı ve disiplinli karakterimiz. Julien; Hira'nın babası. Eşine oranla kızı ile daha sıkı bağlar kurmuş, kızının düşüncelerine önem veren, sevgisini hissettiren karakter. Diyaval; babasını iş kazasında kaybetmiş, annesi Helen ile birlikte, Hira'ların evinin karşısında bulunan Tenebrous Malikanesine taşınmışlardır. Malikanenin çok önemli bir özellliği vardır. 1915 yılından beri boş kalmış, elden ele geçmiş ancak kimse tarafından oturulmaya cesaret edilmemiştir. Ta ki, Diyaval'ler gelene kadar... Diyaval, malikanede bir kutu bulur. Kutu şifrelidir. Şifreyi bulmak isterken Diyaval'in aklına, okulda tanıştığı Jack'in söylediği tarih gelir. Jack'in anlattığına göre, en son 1915 yılında birilerinin oturduğu ve sonrasında kimsenin oturmaya cesaret edememiştir. 1915 yazınca kutu açılmış, içinden kırmızı, sayfaları simsiyah ve boş bir kitap çıkmıştır. Diyaval'de zamanla değişiklikler olmaya başlar. Ancak ne annesi Helen, ne de Hira bu değişikliklerin farkında değildir. Diyaval neden değişmeye başladı? Kitabın sırrı neydi? Tenebrous Malikanesinin gizemi neydi? Hira korkusunu yenip, dışarıya çıkabilecek mi? Görmek ve bakmak arasındaki ince çizgide ilerletiyoruz adımlarımızı. Yaşamın nerede başladığı, düşlerin hakikatlere, korkuların esir edildiği mutlak sona dönüştüğünü fark etmeden. Düşündü; insan ve belki diğer canlılar birbirlerine ihanet ettiği gibi doğaya da ihanet edebilirlerdi. Çığ, deprem, tsunami, sel, orman yangınları, doğa ve insanların hepsi bir bütün içindeydi. Zararlı olanı zararsız olandan ayıklamak bazen imkansız olabiliyor. İnsanlar birbirlerine zarar veriyor, doğaya zarar veriyor, doğa onları cezalandırıyor, kendi silahıyla onlara zarar veriyor. Jack kasabadaki hatta şehirdeki en zengin aileye mensuptu,peki neden buna rağmen insanları yağmalıyor onlara zorbalık ediyordu? Zengin insanlar diğerlerinin onların kölesi olduğunu düşünüyor, onlara saygısızca ve zalimce muamele ediyorlardı diye düşündü. Oracıkta küçüldü kız, bedeninin içerisinde kayboldu. Aklı nerede, kalbi nerede? Bilmiyordu, gösteremez olmuştu. En acısı da tüm bu yükün sebebinin sevdiği insan olmasıydı. Katili sevgilisiydi, katili koşulsuz teslim olduğu kişiydi. Zifiri karanlığın içerisinde pencerenin arkasında hem korkak hem de nefret dolu gözlerle baktı Tenebrous’a, lanetlerle çevrelenmiş mezarına baktı. Onun kötülüğü buydu demek ki, orada yaşanmış her acı gerçekti.

Meşe Ağacı GölgesindeEbru Toprak · Elips Yayınları · 202312 okunma

·

291 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Güler Düzgün