Kitap ile ilgili genel düşüncelerimi bildiriyorum izninizle, Öncelikle medeniyetleşmeyi bir gelişim kapısı olarak görüyor Celaleddin Çelik. Köylerin aksine birbirinden farklı insanların yaşadığı ve dolayısıyla "Uyanma" meskeni olarak görüyor çünkü "uyuyan", "uyandırılacak olan" ve " uyandıranlar" birlikte yaşar. Burada peygamber efendimizin dini yaymak için mesken olarak ve devlet merkezi olarak Medine-i Münevvere'yi seçmesini örnek alabiliriz. Fakat bu medineleşeme/ medenileşme bugünün anlayışı olan "Mabedlere değil marketlere yakın olmak" anlamında değil, yaşantımızın merkezi olan veya olması gereken dinin çevresine kurmak, şehirlerin ruhlarına saygı duymak ve herşeyi yaptığımız gibi zamanı tüketme aracı olarak kullanmak değil zamanı berekletlendirmek olmalıdır asıl amaç medineleşirken.. Ütopya olmadan medineleşme olamaz diyor yazar; Ütopya'nın bir ideal devlet olduğunu göz önünde bulundurursak yazarımızın haklılık payı vardır.. İbn-i Sina'nın araştırma yaptığı konulardan biri olan ezanların makamlarının insanı nasıl etkilediği de bu bakımdan oldukça önem arz ediyor. Ezanlar aynı zamanda tabiat ile uyumlu bir şekilde zamanımızı düzenlerken biz insanların üstünde biyolojik etkisi de mühimdir. Şehirleşme pek çok başlık altında düzenlenmelidir bunlardan biri de sanat ve mimarî, insan göze ve gönle hoş gelen şeyler ile tatmin olur öyle değil mi? Peki o halde şehirlerimizi estetik, tabiata uyumlu ve hoş kılmak insan psikolojisini olumlu yönde etkiler diyebiliriz nitekim Osmanlı'da bu konuda bize gayet güzel bir örnek teşkil ediyor... Hepimiz severiz Osmanlı mimarisini öyle değil mi? :) Bu kadar söz şuan için yeterli şimdi sükutun nimetinden yararlanıp tefekkür etme vakti, herkese iyi okumalar :)

Şehrin HalleriCelaleddin Çelik · Ketebe Yayınları · 20219 okunma

24 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.