O halde ölüm bir hadise ya da olay değildir - yahut: Ölüm bir başa gelme değildir. Ölüm dünyaya dair de değildir. Ölüm dünya içinde var olan da değildir. Ölüme sahip olamam, onu kullanamam, tasarrufuma alamam. Burada asıl mesele, ölümün bana sahip olmasıdır. Ölümün sahiplenme karakteri benim ölümü bir edim olarak yaşayamamamdan kaynaklanmaktadır.Hayatın içinde ölüm yoktur. Ama bu yokluk onun varlık kaynağıdır. Hayat gibisinden bir şey ancak ölüm karşısında mümkündür. Durum böyle olunca, ölüm aşan sistem ve açıklamalar, biz insanlar için anlam kazanmaktadır. Kutsallık atfedilen kitap ve ritüeller de işte tam bu anlam kazandırma fiilini yerine getirmeye yarar. Bu nedenle de, yukarıdaki soruda dile getirilen endişeye cevap olacak güven verme gayreti söz konusu olmaktadır.