Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

180 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Sevme Sanatı
Sevme Sanatı
ismi kitabın bizde bir rehber, kılavuz olduguna yönelik bir izlenim bırakır. Ancak bunun aksine kitap sevginin belli bir olgunluga ulaşmadan herkesin gelişigüzel yaşayabileceği bir duygu olmadığını anlatmaya yöneliktir. Daha kitaba başlamadan önsözünde bunu hatırlatır, okuyucuyu uyarır. Kitabın ismi dikkatinizi çekti mi hiç? Neden
Sevme Sanatı
Sevme Sanatı
denilmiştir. Sevmek bir sanat mıdır? Eğer bir sanat olduğunu düsünüyorsak bu sanatın gerektirdiği donanım, bilgiyi, inceliği de bilmek gerekmez mi? O halde burada bir çaba, aktif olma durumu söz konusudur. Eğer kabul etmiyorsak rastlantılara bağlı olarak gerçekleşen hoş, güzel bir duygu olduğunu düşünürüz. Günümüz insanının bu soruya verecegi cevap açıktır. Ancak kitap sevmenin bir sanat oldugu düşüncesinden yola cıkıyor. Öncelikle suna değinmek istiyorum. Neden insan sevme konusunda bir şey yapmaz. Bunun üç gerekçesi vardır: 1)İnsanın büyük çoğunluğu sevme sorununu sevebilmekten/sevmekten çok sevilme sorunu olarak algılaması 2)Sevginin yetenek sorunu değil, bir nesne sorunu zannedilmesi 3)Başlangıçta yaşanan aşık olma durumunun sürekli aralıksız sevme ile karıştırılmasıdır. Kitap sonunda bu gerekçeler temellendirilmiş olduğunu görüyoruz. Sevmeyi anlamak istiyorsak en başta sevmenin bir sanat oldugunun bilincine varmak ve öğrenmek gerek. Nasıl ki öğrenme süreci hem uygulamayı hem de teoriyi kapsıyor (tıpkı doktorluk, resim, müzik gibi) sevmeyi anlamakta bunu gerektirir. Temel sorun şudur ki: Sevgiyi, olgun bir insanın varoluş sorununa verdiği bir yanıt olarak mı yoksa ortak yaşam Birliği denilebilecek olgunlaşmamış sevgi biçimleri olarak mı anlıyoruz? Ortak yaşam birliği dediği biyolojik olarak anne ile cenin arasındaki bağdır. İki ayrı kişidir ama aslında tektir. Cenin annenin parçası, onun dünyasıdır. Ortak yaşam birliği yani sevginin olgunlaşmamış hali edilgendir. Yani mazoşistir. Yani boyun eğen kişidir. Boyun eğmede bir edilgenşik pasiflik durumu vardır. Yalnızlıktan kurtulmak için kendisinin yönlendirilmesine izin verir. Karşıdaki kişi her şeydir, kendisi ise onun bir parçasıdır. Kendisi karar veremez. Karşıdaki varsa o vardır. Kendisi bağımsız olarak var olamamıştır. Dünyevi açıdan bu mazoşistlik dini açıdan yaklaşıldığında aslında bir putlaştırmadır. Ortak yaşamın etken bicimi ise sadizmdir. Sadist de yalnızlıktan kurtulmak ister ama bu sefer baska birisinin ayrılmaz parçası olarak değil başka birisini kendisinin ayrılmaz parçası yaparak kurtulmak ister. Tapan değil tapılandır. Kendisine tapan biriyle bütünleşerek güçlenir. Aslında her ikisi de bağımsızdır. Ortak yaşamın aksine olgun sevgi insanın kendi bütünlüğünü ve bireyselliğini koruduğu bir birleşmedir. Sevgi insanda aktif bir güçtür. Sevgide iki ayrı varlığın bir olması yine de iki ayrı varlık olarak kalabilmeleri vardır. Sevgi sanat ise bir etkinliktir. Etkinlikte eylem vardır. Bu yüzden sevmek vermektir. Sevgi vermenin dısında başka bir özelliği daha dayanır: Özen, sorumluluk, saygı ve bilgi. Özen sevdiğimiz şeyin yaşaması ve gelişmesi için etkin ilgidir. Bu etkin ilginin olmadığı yerde sevgi de yoktur. Annenin çocuğa gösterdiği ilgi yi, çiçeği sevdiğini söyleyip onu sulamayan birini örnek verebiliriz buna. Sorumluluk duygusu ise bunu ilgi ortaya çıkarır. Sorumlu olmak yanıt vermektir. Seven insan yanıt verir çünkü. "Kardesinin yaşamı sadece kardeşini değil seni de ilgilendirir." Bu sorumluluk sevginin üçüncü bileşeni olan saygıyı içerir. Saygı karşındaki kişinin bireyselliğini algılamaktır. Saygı diğer insanın büyüyüp gelişmesine duyulan gerçek ilgidir. Bu nedenle sömürüye içermez. Son olarak birine saygı duymak için onu tanımak gerekir, bilgi sahibi olmak gerekir. Bilgi sahibi olmadan ilgi de sorumluluk da körü körüne olur. Körü körüne olan bir şey öze değmez, yüzeyde kalır. En temelde ilgi yoktur da ondan. Kitap en önemli ihtiyacımızın yalnızlıktan kurutulmak oldugunu söyler. Bu yüzden derin bir korku yaşarız. Korku yaşamamızın nedeni sevmenin ne oldugunu bilmemekten gelir. Sevmeyi isteriz, belki daha cok sevilmeyi. Ama sevmeyi idrak etmedikçe, onunla bütünlesmedikçe ve hatta o sevme halini olmadıkça korkumuz geçmeyecektir. Ve
Erich Fromm
Erich Fromm
sevgi nesneleri üzerinde durur: İnsan sevgisi, Anne sevgisi, Cinsel sevgi, Kendini sevme ve Tanrı sevgisi. Özellikle kendini sevme kısmı cok ilgimi çekti. Bütün bunlar ve daha fazlasını açık, yalın bir dille yazılan eser okunmaya değer. Ancak Ben burada noktalayacağım. İyi okumalar.
Sevme Sanatı
Sevme SanatıErich Fromm · İlya Yayınevi · 200618,4bin okunma
·
122 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.