Büyük duvarların şehirleri örttüğü griliklerde yazılmış bir hikaye. Biraz senin, biraz benim, biraz hepimizin hikayesi. Aklının içinde dönüp dolaşan sözcükleri susturmak için yazılmış gibi, yalnızlığı anlamdırabilecek tek şey yazmakmış gibi. Dar sokaklarda dolaşıp, yağmurlu havaların boğuk havasını içine çekermiş gibi. Kasvetli, ama bir o kadar gerçek, bir o kadar anlamlı.
İlk Tezer Özlü okumamdı. Dili şairane olan bu kitap beni gitmediğim yerlere götürüp, yaşamadığım duyguların içerisine sürükledi. Bir yazarın intiharına tanıklık edercesine tasvirleriyle anı yaşattı. Hayata farklı bir perspektiften bakmak isteyenlere…