Gönderi

160 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Selaam :) Sabahattin Ali'yi bilirsiniz. Döneminde haksız yere vatan haini ilan edilmiş, hapishane hapishane gezmiş ve en sonunda kaçacakken zalimce öldürülerek cesedinin bile bulunamadığı Sabahattin Ali. Ne zor değil mi, böylesi güzel mektuplar bıraktığınız ailenizin sizi ziyaret edecek bir mezarınızın bile bulunmaması? Edebiyat dünyası fazlaca acımasız, bazen toplum için çabalayan insanlar yutuluyor. Sabahattin Ali, Nazım Hikmet, İsmail Demirci derken bu liste epey kabarık bir hâl alıyor. Döneminde vatan haini ilan edilen bu insanlar ise, şimdinin en sevilenleri belki de. Her neyse. Sabahattin Ali, daha eşi Aliye hanım ile evlenmeden önce mektuplaşmaya başlamışlar. Kendini güzel anlatmış Sabahattin Ali, şöyle demiş Aliye'ye: "Ben kendim iyi insan olmayı isterim, fakat kötü olanlara da hayretle bakmam. Hatta kızmam bile, ancak kötülükleri bana taalluk ederse kendimi müdafaa ederim." Henüz sevdiğini söylemediği Aliye'sine sevginin ne denli güzel olduğunu ise aynen şöyle anlatmış: "İnsan başkalarına yardım ettiği, başkalarını sevdiği kadar yükselir. Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek." Zamanla seviyorlar birbirlerini, evleniyorlar. Karısına, kızına yazdığı her mektubun sonuna ekliyor hasret kelimesini. Sahi, hasret ne zor şey değil mi? Ben Sabahattin Ali'nin kalemini çok severim ama eşine ve kızına yazdıklarını okumak, Sabahattin Ali'yi birde ondan görebilmek çok güzeldi.
Canım Aliye, Ruhum Filiz
Canım Aliye, Ruhum FilizSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202024,9bin okunma
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.