Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

144 syf.
·
Puan vermedi
Avarelik Görgüsü
- Çok yönlü yazarlardan olan Ahmet Murat tv programcılığı, akademisyenliği, şairliği haricinde de deneme türünde başarılı bir isim. Denemelerinde geleneğe dair hususlar bulabileceğimiz gibi gündeme dair hususlara da değinir. Farklı bakış açısıyla yazılan bu denemeleri adeta okuyucusuyla konuşuyormuş kaleme almıştır. Buğday hakkında konuşuyorken iş makinelerine, iş makinelerini konuşurken de kitaplara geçiş yapabilecek düzeyde hayata geniş perspektifden bakan bir yazardır. Murat, kitabın ikinci denemesinde mahallelerdeki evlerden ailelerin statüsüne, konumuna, dünya görüşüne vb durumlara göre yemek kokuları geldiğine değinir. Annesinin eve girecek gıda hakkında çok titiz bir tavır aldığını vera ilkesine göre yiyip içtiğini aktarır. Marketteki nasıl kesildiği bilinmeyen sakatatların evlerine asla giremiyeceğinden de bahseder. Günümüzde bir gıda alırken helal-haram sorgulamasının olmayışı evimizdeki ilişkilerden tutun sağlığımıza kadar etki eden bir tutumdur. Ahmet M.’ın çocukluğunda yaşadığı kokuların yaygın oluşu günümüzde yok. Çünkü örneğin eskilerde köyde doğal usulle yetişmiş bir tavuk pişirildiğinde onun kokusu diğer mahalleden alınırken, günümüzde ne olduğu belli olmayan gayri doğal tavuklar bırakın mahalleyi kokutmayı odayı zor kokutuyor. Bunun sonucu olarak ise sağlığımızda ciddi sorunlar baş gösteriyor. Toplum olarak bir işe kalkışırken ne kadar temkinli olmamız gerektiğini açıklayan bir durum oldu bu. Ahmet Murat kitaba ismini veren denemesinde insanın yapmakla veyahutta bilmekle zorunlu alanların haricinde bir uğraşının olmasını ve bu uğraşının diğer teorik kısmı öldüren, geciktiren bir vaziyetinin bulunmaması gerektiğini söyler. ‘Avarelik Görgüsü’ dediği bu kavram kişinin bir meselede akış haline geçmesidir. Bir öğrencinin öğrenmesi gereken meseleler, yapması gereken ödevler vs haricinde bu vazifelerini daha kamil şekilde yapmasını sağlayan şeyler gerekir. Örneğin bir lise öğrencisi sınava hazırlanırken avarelik görgüsünü ebru sanatında, musikide, sporda, yeni yerler keşfetmede, kitap sohbet ortamında vs bulabilir. Murat eğitimcilerimizin öğrencilere teorik bilgiler haricinde bu avarelik görgüsünü de kazandırılmasının elzem olduğunu vurguluyor. Çünkü bu görgüyü kişi kazanırsa teorik olarak adlandırdığımız hayat işleri diye de söyleyebileceğimiz alanda muvaffak olma olasılıkları artıyor. Hem kişinin sosyal ihtiyacı bi nevi giderilmiş oluyor hem de zihninde açılımlar oluyor. Böylelikle özgün eserler üretebiliyor hale gelmiş oluyor. Avareliğin başı boşluk, aylalık olduğunu sanılsa da değindiğimiz gibi kişiyi avarelik yaptığı o işin haricinde diğer uğraşlarında aktif olmasını ve işini kamil manada yapmasını sağlayan bir misyonu üstlenmesine vesile olur. Örneğin akademisyen Mehmet Genç hocamız zor meseleleri anlamak ve onları tartışmak için uzun süreler boyunca klasik müzik dinlermiş. Dışarıdan baktığımızda uzun süreli müzik dinlemeyi avarelik olarak tanımlayabiliriz fakat örnekte de olduğu gibi bu avarelik kişiye bir çok yönden fayda sağlıyor. Bu yüzden bu duruma ‘avarelik görgüsü’ deniliyor. Johann Hari depresyon üzerine yaptığı tedx konuşmasında sosyal ilişkilerinde başarılı olamayan insanların bu temel ihtiyacı karşılanamadığı için buhranlara düştüğünü söylüyor. Avarelik görgüsünü toplumla beraber yapan kişilerde (örn: toplu seyahat, kitap, kahve sohbetleri, yürüyüş vb gibi etkinlikler) bu temel ihtiyaç karşılandığı için depresyona düçar olmuyorlar ve sağlam ilişkileri oluyor. Ahmet M. avarelik görgüsünü eğitimcilerimizin kazandırması gerektiğini söylemişti bu doğru, fakat insanın depresyona gitmemesine vesile olan bu görgüyü sadece eğitimcilerin kazandırması yeterli olmaz. Anne babaların, psikologların, toplumun önde gelenlerin vs. yani toplumun her kısmından insanın bu görgüyü kazanmak ve kazandırmak için çaba sarf etmesi lazımdır. Benimsediğimiz görüşün karşısında bir şey söylendiğinde ne söylendiğinden çok kim söylemiş ona bakarız. Sevmediğimiz birisi bu karşıt görüşü zikrettiğinde hemen ona karşı çıkmaya kalkışırken, sevdiğimiz görüşlerine değer verdiğimiz biri bunu yaparsa onun bir bildiği vardır diyoruz. Sözün ne olduğuna değil de onu kimin söylediğine odaklanan bu yaklaşım hakikati kaçırmamıza, fanatikleşmemize neden oluyor. Murat bu hezeyanımıza çare olacak, mihenk taşı niteliğinde Ahmed el-Alâvî Hazretlerinden bir söz aktarıyor: “Hakikaten Allah’ı seviyorsan onun ismini, sevmediğin birinin dilinden duyman da sana mutluluk verir.” Hakikati sevmediğimiz birinden duyduğumuzda o kişi söyledi diye içimizde yanlış duygular oluşuyorsa yine hüsrandayız. O yüzden bu alıntı hayatın her alanında yâdımızda tutmamız gereken önemli bir hakikati içeriyor. Ahmet Murat girişte değindiğimiz üzere çok yönlü, hayata hakikati arama perspektifinden baktığı için okuduğumuz her denemesinde zihnimizde yeni açılımlar oluyor. Eğitim, medeniyet, gıda, şehir tarihi, kitaplar, hafızlık, yatılı öğrencilik, hababam sınıfı, köy hayatı, camii, hacılık, vb gibi bir çok konuyu ihtiva ettiği denemelerinin aslında tek bir ana düşüncesi var: hakikat. Murat, konuları irdelerken önce yanlışları söylüyor fakat burda edebe riayet ederek onları hâkir görecek şekilde değil de daha anlayışlı bir üslupla bunu dile getiriyor. Sonrasında bu konularda olması gerekeni yani hakikati arama yolculuğuna çıkıyor. Eserin dili akıcı olduğu için bu arayışı yazar ile beraber yapıyoruz. Bu eser günümüzün sorunlarına da parmak basması açısından da okurlarının ilgisini çekiyor. Ahir zamanda hakikat arayıcılarından biri olan Ahmet Murat’ın diğer deneme kitapları bu eseri gibi oldukça kıymetlidir, hepsini tavsiye ederiz. Hakikati her daim arama yolunda olmak dileğiyle… Vesselam. İbrahim Serdar
Avarelik Görgüsü
Avarelik GörgüsüAhmet Murat · Ketebe Yayınları · 2020869 okunma
·
87 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.