Bu ülkenin darbe geçmişi, geride bıraktıkları ile geride bırakamadıkları, alıp götürdükleri ile hafızalarda kazınmış olmalı. Siyasi çıkarları yüzünden ortalığı elli altıya getirenleri veya siyasi tavrı yüzünden beğenilmeyenleri oturdukları koltuklarından indiren askeri gücün, gücünü göstermek için; kimliksiz bıraktıkları, işkencelerde katlettikleri, kimlikleri yüzünden faili meçhul bırakılan insanlarıyla hatırlanmalı. Ya da bu ideolojiye sahip sonraki nesillerin kanatlarını kopardığı güvercinleri ile.
Bu dönemleri anlatan kitaplar, acıları gözlerimiz önüne sererler. "Bakın! Olanlar bunlar işte! Bu zihniyetin hazmedemediği farklı düşünceler ve kimlikler bunları yaşadı işte!" ama Ayşegül Devecioğlu, darbe döneminden sonra yaşananları okuyucusuna çoğunlukla sezdirerek anlatıyor. Sanki kişilerin yaşadığı öncel duyguları bize yaşatıp, sonrasında gelişen olaylara doğru tepkiyi, duyguyu vermemizi istiyor.
Kaybetmediği şey ise direnç. Umut. Baskıların bu insanları asla yıldıramayacağını üzeri beyaz badanalarla örtülen ve en azından bir direniş başlangıcı olan duvar yazıları ile sloganlar ile anlatıyor.