Olgu hakikati ve akıl hakikatinin yetmezliğini gören İslam filozofu bunları inanç hakikati ile tamamlamak istiyor.
Gazalî’ye göre bir dışarıya çevrilmiş, duyulara ve akla dayanan “dış gözü” vardır ki, bununla duyu ve akıl ilimleri kurulur.
Bir de içeriye çevrilmiş yine aklın ince bir sezgi halindeki “iç gözü” vardır ki, bu da kalbin gözüdür.
Kalbin gözü ile insan tecrübe ve ortak akıl alanını aşar. İnancın kabul ettiği hakikatleri açıklar.
Gazalî’de “kalbin gözü” olgu ve akıl hakikatleri arasında ahengi kuracak olan, aşkınlık alanına çevrilen felsefi sezgidir.
Gazalî’nin bu ince tahlilleri ne yazık ki İslam filozofları ve kelamcıları arasında yeter derecede taraftar bulamadı.