Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

256 syf.
10/10 puan verdi
'Özgürlük de diğerleri gibi bir sözcük sadece...' 'Herhangi bir düşünme şeklini egemen hale getirmek için hem sezgilerimize, içgüdülerimize, değerlerimize ve arzularımıza, hem de içinde yaşadığımız toplumsal dünyanın barındırdığı olasılıklara hitap eden bir kavramsal aygıt geliştirmek gerekir. Bu kavramsal aygıt başarıya ulaşırsa sağduyumuza öyle yerleşir ki, olağan sayılır ve sorgulanmaz kabul edilir. Neoliberal düşüncenin kurucuları, politik idealler olan insan hassasiyeti ve bireysel hürriyeti temel aldılar, 'medeniyetin merkezi değerleri' kabul ettiler. Akıllıca bir tercihti, zira bunlar gerçekten ikna edici ve baştan çıkarıcı idealler. Sonra dediler ki, bu değerler sadece faşizm, diktatörlük, komünizm tehdidi altında değil, seçme özgürlüğüne sahip bireylerin yargıları yerine kolektif yargıları koyan her türden devlet müdahelesinin tehdidi altındadır. Pek çok insan 11 Eylül'ü doğrudan bu fikre bir saldırı olarak yorumladı. O korkunç günün birinci yıldönümünde, 'Özgürlüklerin geliştiği barışçı bir dünya' diye yazdı Başkan Bush, 'Amerika'nın uzun dönem çıkarlarına hizmet eder, ölümsüz Amerikan ideallerini yansıtır ve Amerika'nın mütteklerini birleştirir. [...] Özgürlüğün ezeli düşmanları karşısında zafer kazanmasını sağlama fırsatı insanlığın elinde [...] Amerika Birleşik Devletleri bu yüce görevde liderlik sorumluluğunu memnuniyetle kabul ediyor.' Bu ifadenin ruhu, kısa süre sonra yayımlanan ABD Ulusal Savunma Stratejisi belgesinde de yer aldı. Daha sonra Bush, 'Özgürlük, Tanrı'nın bu dünyadaki her insana armağanıdır,' dedi ve şunu da ekledi: 'Özgürlüğün yayılmasına yardım etmek, dünyadaki en büyük güç olarak bizim yükümlülüğümüzdür.' Bush, Irak'a bahşedilecek özgürlüğün savaş için kendi başına yeterli bir gerekçe olduğu fikrine sarıldı. Iraklılar özgürdü ve gerçekte önemli olan tek şey buydu. Peki burada tahayyül edilen ne tür bir özgürlük? Zira kültür eleştirmeni Matthew Arnold'un uzun zaman önce nezaketle ifade ettiği gibi 'özgürlük binmesi çok hoş bir attır; tabi, eğer o atı bir yere sürüyorsan.' Peki, Irak halkının kendilerine silah zoruyla verilen özgürlük atını nereye sürmesi beklenmektedir? 19 Eylül 2003'te Irak'taki Geçici Koalisyon Yönetimi'nin başkanı Paul Bremer'in 'kamu teşebbüslerinin tamamen özelleştirilmesi, yabancı şirketlere Irak işletmelerinde tam mülkiyet hakkı verilmesi, yabancıların karlarının ülke dışına eksiksiz transferi [...] Irak bankalarının yabancı denetime açılması, yabancı şirketlere yerlilerle eşit muamele ve [...] hemen hemen bütün ticari engellerin ortadan kaldırılması' gibi ifadeler içeren dört emri resmi olarak duyurmasıyla, Bush yönetiminin bu soruya yanıtı ortaya çıktı. Söz konusu emirler ekonominin kamu hizmetleri, medya, imalat, özel hizmetler, ulaşım, finans ve inşaat da dahil bütün alanları için geçerliydi. Bir tek petrol (muhtemelen gelir getirici kaynak olarak özel statüye sahip olmasından ve jeopolitik öneminden dolayı) bunun dışındaydı. Emek piyasasıysa katı kurallara bağlanmalıydı. Kilit sektörlerde grevler etkili şekilde yasaklandı ve sendikalaşma hakkı kısıtlandı. İşgalci gücün işgal edilen ülkenin varlıklarını korumak zorunda olduğunu, bunları satıp savamayacağını, bu emirlerin Cenevre ve Lahey Sözleşmelerini ihlal ettiğini savunanlar vardı. [...] ABD'nin atadığı Geçici Koalisyon Yönetimi'nin bir üyesi, 'serbest piyasa köktenciliğinin' dayatılmasını şiddetle eleştirdi ve bunun 'tarihi göz ardı eden kusurlu bir mantık' olduğunu söyledi. Bremer'in kuralları işgalci güç tarafından dayatıldığında hukuk dışı olabilirdi; ama 'egemen' bir hükümet tarafından onaylandığında hukuki hale gelecekti. ABD'nin atadığı ve Haziran 2004'te yönetimi devralan geçici hükümet 'egemen' ilan edildi .Ama tek yetkisi mevcut yasaları onaylamaktı. Neoliberal teoriye göre, Bremer'in ana hatlarını çizdiği türden önlemler servet yaratmak ve böylelikle genel nüfusun refahını arttırmak için hem gerekli, hem yeterliydi. Serbest piyasa ve ticaretin birey hürriyetlerini garanti altına aldığı varsayımı neoliberal düşüncenin temel bir özelliği ve uzun zamandır ABD'nin Irak'a olanca kuvvetiyle dayatmaya çalıştığı şey, hiç şüphe yok ki, asıl görevi yerli ve yabancı sermayenin karlı bir sermaye birikimi elde edeceği koşulları geliştirmek olan bir devlet aygıtıydı. [...] Dolayısı ile neoliberalleşmeyi, uluslararası kapitalizmi yeniden örgütlemeyi amaçlayan bir teorik tasarımı hayata geçirmeye yönelik ütopik bir proje olarak ya da iktidarı ekonomi seçkinlerine iade edip, sermaye birikimi için gereken koşulları yeniden oluşturmaya yönelik siyasi bir proje olarak yorumlayabiliriz. '
Neoliberalizmin Kısa Tarihi
Neoliberalizmin Kısa TarihiDavid Harvey · Sel Yayıncılık · 201565 okunma
·
57 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.