Ev arkadaşı tropeunu çok sevdiğim için inanılmaz merakla okuduğum kitaplardan biriydi. Özellikle Fatih karakteri o kadar saf iyi niyete sahipti ki onu okumayı çok sevdim. Zaten kitapta Fatih hariç bütün karakterlere sinir olduğum noktalar oldu. Sanırım en çok Merih karakterine sinir oldum, yok beni çıldırttı yani. Bir noktadan sonra kafasına bir tane geçirip kendine gel be diye çığlık atmak bile istedim. Semih ve Merih'in beni en haz etmediğim, en çok yoran ilişki tipine maruz bıraktıkları için de ayrı kızgınım. Bunların dışında kitap tam bir yaz dizisi kıvamındaydı. Yer yer klişe sahneleri barındıran, okurken evet hatta bak burasını oyuncular şöyle oynardı dediğim bir kitaptı. Kitap boyunca kavuşamamaları, yanlış anlaşılmalar, başımıza gelen olaylar derken her telden şeyi yaşadık. Yazım dili basitti, sizi yormadan bitirebileceğiniz kitaplardandı diyebilirim. Ayrıca kitap 3. kişi ağzından yazıldığı için de her karakterin hislerini tam olarak görebiliyorduk. Sanırım en çok içimde kalan şeyse bazı sahneleri daha detaylı okuyamamış oluşumuzdu. Ben olayları sindire sindire okumayı sevdiğim için bazı sahnelerin hızlıca yaşanıp bitmesi pek hoşuma gitmedi.