Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

184 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
DİKKAT: Bolca emek içerir... Emeğe saygı göstergesi olarak okumadan beğenmeyin please :)) Hola millet :) Hiiiç uzatmadan konuya giriyorum: Öncelikle yazara teşekkür etmek istiyorum; her zaman çevremdeki insanların deli olduğunu düşünür ama neden böyle düşündüğüme anlam veremezdim. Yazar bilimsel nedenleriyle açıklayınca anlamış bulundum ki gerçekten herkes deliymiş :D Neyse... ciddi ciddi devam edeyim en iyisi :) Kitap, adından da anlaşılacağı üzere İnsan doğasını, davranışlarını, ve psikolojisini ele alıyor. Konu, birey ve toplumu tanımlamak ve tarih boyu süren bu beraberliğin karşılıklı etkileşimini anlatmakla başlıyor, ve insan psikolojisinin en önemli sorunlarına (Öfke, Kaygı, Korku, Yalnızlık, vb...) değiniyor. Müsaadenizle ben bu konulardan sadece ikisini açmak istiyorum biraz... Toplum ve Ebeveynler... Ve kesinlikle taraf tutarak anlatacağım :D Toplumdan başlıyorum: Kitaptaki toplumu bir türlü sevemedim (gerçek hayattakini de sevmiyorum zaten). Bana göre, kimliğinden bağımsız olarak her birey özgür olmalı, kendi fikirleri ve ilkelerini edinmeli, ve toplumun her dayattığını sorgulamadan kabul etmemeli. İnsan mantıklı varlıktır. Bu mantık bize, birinin peşine takılıp, körü körüne her dediğini uygulayıp, yasakladığından uzak duralım diye verilmedi. Onların sınırları belirleyecek yetkisi varsa bizim de o toplumun bir parçası olarak bu sınırları belirlemek de ya da hiç değilse karşı çıkmak hakkımız olmalı.  《Gelenekler ve töreler insana koruyucu bir ortam sağlar ama, onun toplum içinde farklılaşmasını ve kişiliğine yeni boyutlar katabilmesini de önemli ölçüde kısıtlar.》 İşte ben bu kısıtlamaya karşıyım. Toplumumuz (maalesef günümüzde de durum farklı değil) yeniliğe açık değil, bireylerin farklılaşmasını istemiyor. Tabiri caizse sürüden ayrılan kuzuyu görmeye tahammülü yok.  Farkımda mısınız bilmem ama toplumun bu kadar kısıtlayıcı olması, hayatımıza karışacak hakkı kendinde bulması çok can sıkıcı bir durum. Ve bunda bizim de rolümüz büyük, bu kadar yumuşak başlı olunca insanlar üstlerine vazifeymiş gibi hayatlarımız hakkında fikir belirtebiliyor ya da daha kötüsü hayatımız hakkında karar verebilecek duruma geliyor. Bu kabul edilemez, edilmemeli. Elalem ne der endişesi neredeyse toplumun her kesiminde vardır. En bilindik örneklerden vermek gerekirse, ailelerin kız çocuklarını erkeklere oranla daha baskı altında yetiştirmesinin, (nedenlerine girmeyeceğim mevzu derin,) sonuçlarına bakacağız sadece...  Şehir dışında okumak isteyen bir kıza "kızım olmaz, ne işin var bir başına oralarda, sonra başına bir şey gelirse elalem ne der." derler.  Ya da gece geç saatte eve gelen bir kız düşünün... Başına bir şey gelirse "O saatte ne işi vardı orada? Kiminleymiş??" Soruları geliyor akla ilk.  Ya da pek sevgili toplumumuz Erkeklerin evlenmeden önce bir ilişkisinin olmasını normal karşılıyorken, kadınlara aynı toleransı geçmiyor... 《Çapkınlık, toplumun önemli bir kesiminin gözünde bir erkeğin erkekliğini kanıtlayan bir davranış biçimidir.》Neden mi? Çünkü kadın erkeğin namusudur :) Erkeklerin kendi namusu yok mudur ki bizim namusumuza muhtaç olmuşlardır??   Erkekler bu yazdıklarıma alınmayın lütfen lafım size değil bu rezil zihniyete :)) Evet, toplumumuz benim gözümden böyle görünüyor... Olaya tarafsız bakmıyorum, bakamıyorum çünkü hiçbir şekilde toplumun bu davranışlarını açıklayabilecek elle tutulur mantıklı sebepler bulamıyorum... Açıklayabilen varsa fikirlerinizi dinlemek isterim :) Gelişmiş toplumlara bakınca, herkesin kendi hayatını yaşamasına, kimsenin kimseye karışmamasına, ve insanların birbirinin özeline duyduğu saygıya imreniyorum... Bizim onlardan neyimiz eksik? Neden gelişemiyoruz? Neden yeniliğe kapalıyız?? Toplumca kendimize bu soruları sormalı ve yaşantımızı gözden geçirmeliyiz bence... Gelelim ikinci konuya: Aile ya da (ana-baba-çocuk) üçgeni... Kitabın yazıldığı zamanı göz önünde bulundurarak kitapta tasvir edilen aile modelinin kendi çağına göre kabul edilebilir olduğunu düşünüyorum, ama bu aile modelini bu çağımızda hâlâ sürdürmeye çalışmak yanlıştır. Yeni kuşağın bir ferdi olarak, günümüz dünyasına, her gün şahit olduğumuz gelişim ve yeniliklere açık olmamız gerektiğini düşünüyorum. Aileler çoğunlukla "biz böyle yetiştirildik, bizim zamanımızda böyleydi" gibi ifadeler kullanarak yeniliğe kapalılıklarını ve önyargılı tavırlarını ortaya koyuyorlar. 《 Geleneksel ailelerde çocuğun kendine özgü bir duy­gusal dünyası olabileceği pek kabul edilmez.》 Anneler babalar... Kendimi sizin yerinize koyup düşünmeye çalışıyorum... ama bir türlü neden böyle yaptığınıza anlam veremiyorum. Evlat sizin olabilir ama bu onun düşünebilen, kendi fikirleri ve duyguları olan bir insan, toplumda önemli rolü olan bir birey olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Sizin zamanınızda öyle değildi evet ama artık değişti... Eski çağ bitti. Siz bu yaşlardayken ailenizin her söylediğini sorgulamadan yapan cici çocuklardınız biliyorum, ama bu nesil cici olmak istemiyor. Bu nesil özgür olmak, birey olmak, düşünebilmek, sorgulamak, en basitinden kendi hayatını yaşamak, kendi hayatında söz sahibi olmak istiyor. Bence bu hakkı bize tanımalısınız... Dostoyevski amcamın da dediği gibi 《Ben bir kez geldim dünyaya ve yaşamak istiyorum...》Bırakın yaşayalım, hayat zaten çekilmez, çocuklarınıza onu biraz daha zehir edip ergenlik tripleri taslıyor ithamlarında bulunmadan önce anlamaya çalışın.   Kendi hayallerinizi, yaşamak isteyip de yaşayamadıklarınızı zorla çocuklarınıza yaşatmaya çalışmayın. Siz yaşama hakkınızı kullandınız ve (hangi sebepten olursa olsun) bunu değerlendirmediğinizi düşünüyorsanız sizin sorununuz. Başka birinin hayatını mahvetme hakkına sahip değilsiniz (kendi çocuğunuz olsa bile!) Birazcık da annelere serzenişte bulunsam beni mazur görürsünüz herhalde :) 《Önce ikinci sınıf evlât, daha sonra gelin kim­likleri içinde ezilen kadın, anne olduktan sonra aile içinde giderek güç kazanmaya ve çocukları üzerinde egemenlik kurmaya başlar.》 Sevgili anneler, annelerimiz... bu sözüm size...  (biraz sert konuşacağım kusura bakmayın)... Sırf ikinci plana atıldınız diye (ki bunda sizin de payınız var, hakkınızı aramadınız sesinizi çıkarmadınız. Siz sustunuz onlar da sizi ezdi) çocuk sahibi olduğunuzda yaşadığınız haksızlığın hıncını kendinizden daha zayıf olan çocuklardan çıkarma hakkınız yok. Bu sizi tatmin ediyor belki ama güç ve otorite bu değil olmamalı bunu kendi çocuğunuza yapmamalısınız... Çocuğun psikolojisinde bıraktığınız izler ve ruhunda açtığınız yaralar bir kenara dursun, bu yaptıklarınızla içinizdeki incinmiş, hor görülmüş, ezik durumuna düşürülmüş sizi güçlü kılamazsınız. Gerçekten güçlü ve öz güvenliyseniz eğer bu egemenliği sizi ikinci plana atmış insanlar ve topluma taslayın :) Masum ve zayıf çocuklara değil... Her neyse... kitabı okurken farkettiğim bir diğer şey ise farkında olmadan atlattığım ya da yaşadığımı bile fark etmediğim travmalarım oldu :) Meğer ne çok travma sığdırmışım 18 yıla :D  Hayat bu, iyi kötü yaşadığım her şey tecrübe diyip bunu da geçiştiriyorum :)) Yazarın kalemini çok beğendim, kesinlikle okunmalı dediğim kitaplardan biri oldu. Okuyun, okutturun, sorgulayın, düşünün, ve gerekirse karşı çıkın. Bilinçli okumalar dilerim :) Fazla uzattım ve fazla eleştirdim farkındayım... Kendi açımdan yanlış bulduklarımı sizlere de aktarmak istedim sadece... Liberal ruhum bu topluma asla ayak uyduramayacak sanırım :))  Umarım toplum bana ayak uydurur :D
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan · Metis Yayınları · 201923,1bin okunma
··
374 görüntüleme
Fatih Rüştü Topaloğlu okurunun profil resmi
Duygu, düşünce ve aktarımlarınıza sağlık, emek verilen, kelam edilesi ve kalemi güzel bir inceleme olmuş. Sağlı sollu girdiğiniz yerlerde heyecanınızı da fazlasıyla yansıtmış olabilirsiniz, uzun bence yeterince ama keyifle okundu. Yıldızlı pekiyi ve oturun yerinize ‘’beş’’ 🌟☺️🌼
♡ λiβerellα δe λucens ✰ツ okurunun profil resmi
Ahahahaha heyecanın dozunu ayarlayamamış olabilirim evet. Değerli yorumunuz ve yıldızlı pekiyi için teşekkür ederim :)😇
1 sonraki yanıtı göster
♡ λiβerellα δe λucens ✰ツ okurunun profil resmi
Çokta uzun değilmiş ya... yazarken çok gibime geldi :D
♡ λiβerellα δe λucens ✰ツ okurunun profil resmi
Bir de erkeğin kadın üstünde egemenlik taslamasını eleştirecektim unutmuşum... onu da dedim sayın siz :))
♡ λiβerellα δe λucens ✰ツ okurunun profil resmi
O değilde şu 5 ayda kendimi baya geliştirdim bence :) bir ilk yazdığım incelemeye bakıyorum bir şuna sonra mutlu oluyorum :D Gelişim güzeldir. Gelişelim geliştirelim 🤝🏻😌
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.