Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

440 syf.
2/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Dante, İlahi Komedya'nın "Cennet" bölümünde şöyle der: "Bak, onlar ki daima İsa, İsa Diye bağırırlar, Mahşer'de İsa'ya İsa'yı tanımayandan daha az yakın olacaklar." Kitabın referansları arasında Erich Von Daniken ve Nacaal Tabletlerini okuduğunu iddia eden J. Churchward gibi kişilerin olduğunu göz ardı etmemek lazım. Bask dilinin Orta Amerika kabilesi Patenlerin dili ile bire bir aynı oluşu, Piri Reis’in Amerika kıyılarını mükemmel çizdiğini söylemesi ama Rio veya Sao Paulo’nun ardından Antarktika’yı bağladığını söylememesi, British Museum’da bulunan Maya yazıtı “Codex Troanus”ta Mu uygarlığının 1060 yıl önce suya battığını yazdığını söylemesi – ki bu yazıtta yazı dahi yok, sadece resimdir -, kısa kısa verdiği birçok bilginin hiçbir kaynağının olmaması – ki bu karşısındaki kişiyi muamma bilgi bombardımanına tutarak itirazını engelleme çabası gibi hissettiriyor -, M.Ö. 4260 yılında yazıldığı söylenen bir papirüsten bahsedilmesi – bulunan en eski papirüs M.Ö. 2500 yılına kadar uzanıyor. – İsa’nın anne ve baba tarafından Davut soyundan geldiği gibi hiçbir tarihi kaynağı olmayan bir bilginin bilinen, alelade bir gerçek gibi yazılması, Mısırlı rahipler ve Mu dini ilişkileri, yaşadığı bile kesin olmayan Musa’nın yaptıklarının anlatılması, Mu ve Atlantis’ten bir gerçek gibi bahsedilmesi ve sayısız akıl dışı iddianın barındırıldığı bir kitap. Yazarın da bugünlerde Tarot ve Fal gibi seminerler verdiği düşünülürse, yolun yolcusu olduğu izlenimi alınıyor. Tüm kitabın sadece başı ve sonunda genel geçer bilgiler ve Ezoterizm terimini açıklayan net doğrular var. Bunun dışında tamamen iddia ve efsaneleri gerçekler gibi anlatmaya ve çıkarımlar yapmaya çalışan bir kitap. Kitap, ezoterik düşünce ve örgütlerin ne olduğunu anlatmayla başlıyor. Yaşamın kuralları gereği, insanlar her yaşamın sonunda iyilik ve kötülüklerine göre yargılanır ve bir sonraki yaşamlarında daha üst bir bilinç formuna - daha kâmil bir insana ya da daha alt bir insana dönüşürler. Sadece üst düzey bir eğitim ve doktrini algılayabilecek insanlar Kâmil İnsan olabilirler. Bu sebeple de çeşitli gizli örgütler, seçilmiş insanları bu sona binlerce yıldır hazırlamaktadır. Kelime anlamıyla ise ezoterik, içe dönük, içsel anlamını taşımakta. Bu da bu örgütlerin, öğretilerini seçilmiş insanlardan seçilmiş insanlara aktardığını belirtmekte. “Yaşamı boyunca iyi olanlar, bulundukları düzeyin üstünde yeniden doğarlar. Kötü davranan insan ise yeniden doğuş yasası uyarınca, tekamülün bir önceki aşamasına geri döner.” “Ezoterik-Batıni sırların, sadece bu sırları elde etmeye hak kazanan belli bir zümreye verilmesi, bu doktrinin hem zayıf yanını, hem de bugüne kadar ulaşıp günümüz uygarlığının oluşmasında büyük rol oynamış güçlü yanını aynı anda içinde barındırır. Öğretilerin ancak belli bir eğitim ve bireysel gelişimden geçen kişiler için sırlarını ortaya koyması, kitlelerden kopuk doktrinler olarak kalmasına neden olmuştur.” “Bugün, bilim adamları da, milyonlarca başka gezegende, başka canlıların bulunabileceklerini, en azından teorik olarak kabul etmektedirler. Ancak bugünkü teknolojimiz, bu teoriyi doğrulamaya henüz yeterli değildir. Bu nedenle, ruhun Tanrısal Nur'a ulaşmasındaki son durağı Kâmil İnsan mıdır, yoksa başka bir yerde daha üstün nitelikli ve Tanrı'ya daha yakın başka varlıklar bulunmakta mıdır, bilemiyoruz. Zaten, böyle varlıklar var ise, Kâmil İnsan'ın bunlardan biri hâlinde yeniden doğması doğaldır. Artık bundan sonrası da, o varlığı ilgilendiren bir meseledir.” “Ezoterik doktrinlere göre, Tanrısal bilincin artmasının en öncelikli aracı Kâmil İnsan olduğu için, yegane hedef Kâmil İnsanlar yetiştirmek olmalıdır. Kâmil İnsanlar yetiştirmek ise ancak üst düzeyde bir öğretiyi algılayabilecek, seçilmiş insanların eğitilmesi ile mümkündür. İşte bu Kâmil İnsanları yetiştirmek için, binlerce yıldan bu ana çeşitli örgütler kurulmuş ve bir sırlar sistemi oluşturulmuştur.” Yazarın da bu görüşe sahip, taraflı biri olduğu yazdıklarından belli oluyor. “Tek tanrılı dinler, her şeyi bilen ve tek yaratıcı olan Tanrı'nın, kendisine tapınılması ihtiyacı içinde olduğu içinde olduğu için evreni yarattığını iddia etmektedirler. Ancak, hiçbir şeye muhtaç olmayan Tanrı'nın, niçin tapınılma ihtiyacı duyduğuna ve böyle bir ihtiyaç içinde olsa dahi, niçin sadece kendisine tapacak kulları değil de, tüm evreni yaratmış olduğuna, mantıklı bir cevap getirememektedirler. Ezoterik doktrinler ise Tanrı'nın tek amacının, kendisini daha iyi tanımak olduğunu öne sürmektedir. Tanrı, kendi bünyesindeki sonsuz varlıkların, varoluş ve yaşayış deneyimleri ile kendi niteliklerinin bilincine daha çok varmakta ve daha yüksek bir bilince ulaşmaktadır.”
Ezoterik Batıni Doktrinler Tarihi
Ezoterik Batıni Doktrinler TarihiCihangir Gener · Hermes Yayınları · 2019111 okunma
·
127 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.