Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

189 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
"İşte bu bizim perimiz" Abdulmelik Fırat...
Abdulmelik Fırat, dedesinin adıyla anılan Şeyh Said başkaldırısından 10 yıl sonra,1934'te Hınıs'ta(Xinûs) dünyaya geldi. 1925'te adıyla anılan "İslam-Kürt" nitelikli isyanın ruhani lideri Şeyh Saidin torunu Abdülmelik Fırat, "Dedem cumhuriyetin kuruluşundaki Türk-Kürt ittifakının bozulmasına başkaldırdı" demişti... Bu isyandan sonra iki yaşında sürgüne gitti ve ömrü boyunca dedesinin kaybolduğuna inandığı ittifakı aradı. Arayışın her 10 yılında bir kez zindana girdi. Bir Yezidi hırsıyla Kürt tarih uzmanı olmuş. Bir bakan kadar devlet mahfilinin umruna aşina. Sabık bir kral gibi siyasi sürgünlere gitti. Hayatının 17 yılı sürgün ve hapiste geçti. 1920'li tüm ailesiyle Kırklareli Vize'ye sürgüne gitti. 1950'lerin sonunda ailesi onu daha 23 yaşındayken TBMM'ye gönderdi. 1960'lı yıllarda Celal Bayar ile Yassıada ve Kayseri zindanlarında yattı. 1971 12 Mart darbesinde de Ankara'daki evinde gözetimde tutuldu. Lisede okuyan oğlu Abdulkadir Fırat o sırada tutuklanarak Mamak Cezaevine kondu. 12 Eylül 1980 darbesinde Ankara'dan alınarak kelepçelenerek Erzurum'a götürüldü.Orada 20 gün tutuklu kaldı. İşkenceye tabi tutuldu... Yapılan iğneden Hepatit-B mikrobu kaptığı için 2 sene yataktan kalkamadı. 1990'lı yıllarda Bayrampaşa Cezaevinde, Erzincan DGM'de hakkında dava açıldı. 72 yıllık ömründe devletin yüce katlarında ağırlandı... İki milyon nüfuslu aşireti onu saygıyla ululadı. Yine 1990'lı yılarda yeniden Meclis'e girdi. Demirel'in DYP'sinden. Hani o kendisine, "Kürtler konusunda bir şeyler yapacağım ama, Türk milliyetçiliğin kabarmasından korkuyorum"diyen Demirel'in... Milletvekili arkadaşlarıyla yemin töreninden itibaren girdiği diyalogda hep bir duvara konuşur gibi konuştu. İletişimsizlik onun Kürt, arkadaşlarının Türk oluşundan kaynaklanmıyordu; bu, halkın meclisine seçilen vatandaşların "önemli" olduğunu varsayan Fırat'ın, konuşmanın, düşüncenin berrak ifadesi olarak konuşmanın gücüne inanmaktaki ısrarıyla ilgiliydi. Kısa zamanda hayal kırıklığına uğradı: Kulaklar duymuyordu... Abdülmelik Fırat, acı çekti, acı konuştu. Dicle sularını kızıla ve maviye boyayan Bağdat kütüphanelerinin külleri ve Bağdatlıların kanlarını görünce "Gözyaşlarımı hapsettim, akıp da şu Dicle'nin sularına katılmasın; ama seddi yıktı gözyaşlarım" Şirazlı Sadi'yi anıyordu Fırat Bey: "Hıçkırıklar ve haykırışları yüreğimin hapishanesinde tutuyordum..." Ve son olarak Ahmet Altan (Yeni Yüzyıl Gazetesi; 2 Şubat '96) : "Bu ülkenin gazeteleri, bir kayalık parçasına gösterdikleri ilginin binde birini insanlara göstermiyorlar, onlar kayalıkları kurtarıp bayrak dikmek peşindeyken, yıllarca parlamenterlik yapmış olan Abdülmelik Fırat hapishanede sağlığıyla boğuşuyordu... Bu ülke Abdülmelik Fırat'ı hapishanede kaybederse, bu Kardak kayalıklarının kaybından çok daha büyük sancılara ve sarsıntılara yol açar bu toplumda...Abdülmelik Bey, Şeyh Sait'in torunu, dedeyi asmışız, şimdi de altmış yaşını geçmiş torunu, hasta hasta, zindanın karanlıkların da ölümle karşı karşıya bırakıyoruz. Allah korusun ama yarın bu Kürt aristokratının başına hapishanede bir hal gelirse bu bizim toplumsal onurumuzu çok mu parlatacak? Dedeyi asmış, torununu öldürmüş bir toplum, çok mu onurlu bir toplum olacak(...) Cinayet onur getirmez bir topluma. Onurlu bir toplum olmak istiyorsanız onurlu bir toplum gibi davranın. Kendi halkınızın, kendi insanlarınızın, kendi vatandaşlarınızın, kendi kardeşlerinizin öldürülmesine izin vermeyin... Bu toplumun onuru işlenen cinayetlerde kayboldu." Şeyh Melik'e takılan kelepçeler ayışığında şavkıyor ve Şeyh, iki yaşından bu yana çavlanların üzerinden atlayarak yeni nesillere koşuyor... Avlansın, ne gam ! İzleyenler "İşte bu bizim perimiz" diyor...
Fırat Mahzun Akar
Fırat Mahzun AkarAbdülmelik Fırat · Avesta Yayınları · 19964 okunma
·
324 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.