Kerkük; Misak-ı Milli yani son defa toplanan Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından edilen milli yeminde vatanın ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmişti. Daha sonra içimizde ki hainleri isyan ettiren İngilizler bir oldu bittiyle Musul ve Kerkük'e el koydular. Ördü ve devlet ülkeye ve millete ihanet eden Şeyh Sait hainiyle uğraşırken Kerkük elimizden kaydı gitti.
Ve Kerkük'ün zulüm, idam ve acıyla dolu serüveni başlamış oldu. Biz de çocukluğumuz da " baş ucumuz da Musul Kerkük Anadolu'm diye ağlar " dizeleriyle Musul Kerkük'ün bu kara bahtına iç geçirip durduk.
Ya da
Ele düştü ele düştü
Canıma velvele düştü
Kerkük elden ele düştü
Varım amma biten benim. Hoyratlarıyla yadellere düşen ata yurdumuzu hep gönlümüz de taşıdık. Baskıcı Baas rejiminin idam sehpalarından kaçıp ülkemize gelen bir çok soydaşımız ülkemizde eğitim alarak Kerkük'ün kara kaderini tüm dünyaya duyurmaya çalıştılar. O gençlerden biri olan Suphi Saatçi ülkemizde eğitim aldı profesör oldu ve 25 yıl sonra Kerkük'e , Tuzhurmatu'ya ve Telafer'e giderek. Hem şehitlerin hem eski günlerinin izini sürdü hem de duygu ve düşüncelerini bize aktarmak için o gezilerden bir kitap oluşturarak bizlerin istifadesine sundu.