Solan ışıkta dansı seviyordu bütün kadınlar!-
Ay annemdir benim: nasıl da seviyorum ayı!
Çıkıp geliyor yerinden, bir yunus kişi,
Sonra yerleşiyor yeniden gölgeye ve uzun geceye.
Bir hayvan çığlık çığlığa parçalanırmış gibi eti,
Ve o çığlık doğduğum yerlere götürüyor beni.
Kim düşündü sevgiyi zihinde bir devinimden başka?
Yoksa ben bir şeylere yaslanmış hiçbirşey miyim?
İç çekerek korkutacağım kendimi ya da şarkı söyleyeceğim;
İn gel, ey ışıkların en şefkatlisi, in gel, in gel,
Ah ötede uzanan tatlı arazi, işitiyorum senin kuşlarını,
Şarkı söylüyorlar, şarkı söylüyorlar, ama minör üçlüklerde.
Tarlakuşunun sözü var bana, o ki tek başına öter:
Görülmüş ne varsa çekilir;
Sonsuzluktur bildiğimiz!-
Sonsuzluk tanımlanmış, samanla doldurulmuş içi,
Taşın altındaki sümüklüböceğin öfkesi.
Deviniyor görüntü ama değişmiyor bir nebze bile.
Cennet aşkına tiksiniyorum olduğum şeyden.
Doruğun kenarları dehşet veriyor hâlâ
Ölülerin ya da sevgililerin üstüne kol kanat gerdiğimizde;
Hayalgücü de başaramıyor herşeyi
Işığın bu en son durağında: o cesaret ediyor yaşamaya
O ki son vermiş kuş olmaya, yine de çırpıyor kanatlarını
Şeylerin o hudutsuz ölçümsüz boşluğuna karşı.
Sayfa 121 - ÖLÜM DÖŞEĞİNDEKİ ADAM/Şarkı Söylüyorlar, Şarkı SöylüyorlarKitabı okudu