Gönderi

Mevlânâ, insanı söz konusu menfi duyguların girdabından alarak mutlak hakikatin yörüngesine yükseltir. Daha açık bir ifadeyle dairenin mihrakına yani Allah'a bağlar. İnsan bu mihraka, vahdete bağlı kaldığı müddetçe; ölüm, kaygı, korku, keder ve nefret gibi menfi duyguların onu bu vahdet yörüngesinden koparması imkânsızdır. Dolayısıyla Heidegger'in söz konusu ettiği “fırlatılmışlık” bir mukadderat ve çaresizlik olarak insanın karşısına çıkmak yerine, ebedi aşktan mülhem şiddetli bir hasrete ve kurtuluş ümidine dönüşüverir. Yahya Kemal, âdeta bir medeniyet projesi olarak yazdığı “İsmail Dede'nin Kâinatı” başlıklı şiirinin son beytinde bu merkeze, vahdete bağlılık fikrini terennüm eder: Şems-i Tebriz hevâsıyle semâ' üzre Kemâl Dâhil-i dâire-i bâl ü per-i Monlâyız
··
169 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.