TERSYÜZ | AMY HARMON
Okurken insanı allak bullak eden kitaplardan... Allak bullak oluyorsunuz çünkü okurken bazı yerler burnunuzun direğini sızlatıyor, bazı yerler (özellikle son 100 sayfa içerisinde) sizi ağlatıyor, güldürüyor, üzüyor ve keşke orada olsam dedittiriyor. Çok güzeldi. Okumanızı tavsiye ediyorum. İçinde aşk var, inanç var, yaşama tutkusu var...
SPOILERLI YORUM;
Fern, küçüklüğünden beri kasabanın güreş yıldızı, alımlı Ambrose Young'a aşıktır. Liseyi bitirene kadar kimseyle ilişkisi olmaz öyle diyeyim. Tek çocuktur ama hem kardeşi hem en yakın arkadaşı olarak gördüğü Bailey vardır. Bailey, Ambrose'un antrenörün oğludur. Ne var ki Bailey, Duchenne kas distrofisi hastasıdır. Yani her hareketi için birine ihtiyaç duyar. Derken, 11 Eylül saldırıları gerçekleşir. Kasabada anons yapılır asker alımı için. Ambrose ve dört arkadaşı, Irak'a gider. Lakin hepsi dönemez. Sadece Ambrose, o da yakışıklılığından eser kalmamış, tek gözlü ve tek kulaklı biri olarak hayatta kalmıştır. Ambrose, Bailey ve Fern ile takılmaya başlar ve hayatın hepsine öğreteceği derslerin üzerinden geçerler.
En sevdiğim karakter Bailey'di. Lakin... Okuyup görün. Başına gelen o şeyden sonra kitapta ne zaman adı geçse gözyaşlarıma hakim olmaya çalıştım. Bailey, doktorların yirmi yaşına kadar yaşamaz dediği çocuk, yirmi bir yaşını coşkuyla kutlamışken, berbat bir karakter olan Rita'nın kocası Becker tarafından katledildi. Brnim gözümde Becker yaptı. Siz yine de yanlışlıkla oldu deyin.
Fern'i çok çok sevdim. Harika bir karakterdi. Kendimle bağdaştırdığım kısımları oldu. Bana kalırsa Bailey Fern'e hayatta nasıl neşeli kalınabileceğini öğreten bir hayat hocasıydı.
Bir de... Her bölümün başlığının bir hikayesi var, okuyunca çok hoşunuza gidecek. Sonunda her şey bir anlam kazanıyor.
Yorumum bu kadar, okursanız yorum atın, konuşalım!