Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

256 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Timur Han
Timur devrine geçmeden önce Timur'dan önceki durumdan bahsetmiş yazar. Ben de burada birazcık o karışık döneme maksat bilgi aktarımı olsun diye değinmek isterim. Cengiz Han'dan sonra devletin başına Ögedey geçiyor ve onun kardeşi Çağatay'a ise belli başlı yerler veriliyor. Çağatay müslümanlığa iyi bir niyetle bakan kişi değildir. Ona göre her şey Cengiz han yasalarıdır. Öyle ki nehire giren müslümanları öldürmekten bile çekinmemiştir yasalar uğruna. Buna rağmen çok gariptir ki kendisinin Müslüman bir veziri de vardır ve söz konusu kişi için de çok önemlidir bu vezir. Çağatay devleti, Çağatay'ın ölümünden sonra kuruluyor. Büyük kağan tarafından Yisü Möngke sülale reisi olarak tanınıyor. Bu sırada Altın Orda hükümdarı Batu Han gözünü doğuya doğru çeviriyor, çünkü büyük Kağan Ögedey'i halef seçmişti. Batu Han, kurultaya katılmıyor, daha da ileriye giderek Büyük Kağan'ın üzerine yürüyor şans ondan yana oluyor ve Kağan ölüyor. Ailenin en yaşlısı olması hasebiyle kurulu toplayıp Cengiz Han'nın torunu Möngke'yi büyük Kağan olarak seçiyor. Möngke öldükten sonra kardeşleri Kubilay ile Arık Büke taht kavgalarına girişiyorlar. Bu esnada Çagatay'ın torunu Algu, Arık Böke adına savaşıyor. Çağatay ailesinden gelen Kara Hülegü başa geçmiş ancak ölmüştür. Bu adamın eşi Ergene Hatun'da oğlu Mübarek Şah adına naiblik etmektedir. İşte Algu daha önceleri Çağatay hanedanı ile ilgili olmayan yerleri de alınca Ergene Hatun şikayet için Arık Büke'ye başvuruyor. Algu ile Ergene evleniyor. Algu Orta Asya'da bağımsız bir Moğol devleti'nin kurucu sayılır. O öldükten sonra Müslüman olan Mübarek Şah Çağatay Han'ı ilan edilsede daha sonra Moğolistan'a muzaffer olan Kubilay tarafından bir diğer Çağatay şehzadesi Barak tarafından taht elinden alınıyor. Daha sonra tahta onun oğlu Tuva geçecektir. Tuva'dan sonra İsen Büke Han ilan edilecektir. Çok sonrasında Kebek'in kardeşi tahta oturuyor, İslamiyeti kabul ederek Alâaddin adını alsa da göçebelik geleneğini terk etmesi üzerine indirilerek öldürülüyor. Bu iç kargaşanın ardından tarih Kazan ve Kazagan Han'ın mücadelesine tanıklık ediyor ve Kazagan'ın zaferi ile sonuçlanıyor. Tabi Kazagan'da öldürülünce onun oğlu Abdullah hakimiyeti ele alıyor ancak oda çok geçmeden öldürülüyor. İşte bu esnada Timur ortaya çıkıyor ve Abdullah'ın oğlu Hüseyin ile ittifak kuruyor. Tarihçi Barthold'a göre Timur Kazagan'ın ölümünden sonra baş gösteren karışıklıklarda eşkiya çetesi reisi sıfatı ile faaliyette olduğunu söyleyerek Timur'un nesebini küçümsemeye çalışır. Yazar ise bu tezi bazı argümanlarla etkisiz kılmaya çalışır, bana kalırsa bunu da başarmıştır. Öyle ki Timur, Maveraünnehir ve bugünkü Afganistan'a hakim olan Emir Kazagan'ın torunu Olcay Terken Hatun ile nikahlanır. Bizzat Terken'i Emir Kazagan'ın verdiğini yazar tarihi kaynaklar. Mantıken düşündüğümüzde Timur çete lideri olsaydı, babası-Turagay-bu topraklar da ehemmiyetli kimseler olmasaydı Kazagan nasıl olurda torununu böyle bir adamın, ileri sürdükleri ÇETE LİDERİ sıfatına sahip birine verebilirdi. Keşke bu batılı düşünürler bir Türk Tarihini araştırırken ortaya mantıklarını koymayı unutmadan araştırma yapabilseler!! Kaldı ki Timur ve ailesi meşhur kabileler ile dünürlük münasebeti kurmuşlardır, Hassa arazisi sahibiler ve Tarhan olduklarından vergiden muaf tutulmuşlardır. Timur'u bu hususta aklayabiliriz. Lakin onun çok kan döktüğünü, işgal ettiği yerleri yakıp yıktığını katiyen inkar edemeyiz. İsyan çıkaran bir gurubu öldürerek kellelerinden kule yaptığını biz inkar etsek tarihi kaynaklar inkar etmez. Aynı şekilde ermenilere 'kan dökmeyeceğim' diyerek diri diri gömdüğünü de tarihi kaynaklar yazar. Yıkıcılığı yanında imar faaliyetlerine de önem vermiştir. Yıkmış tekrar oraları imar etmiş. Savaşlarını say say bitmez bu yüzden üzerinde yaşadığımız topraklar üzerinde kurulan Osmanlı Devletini ilgilendirdiği için sadece Ankara savaşına değineceğim. Bayezid, Memlük Sultanı Berkuk, Altın Orda hükümdarı Toktamış ve Kadı Burhaneddin bir ittifak oluşturdular. Berkuk ölüyor, onun yerine küçük yaşta Ferec başa geçiyor. Bâyezid bu fırsatı değerlendirip Malatya, Darende ve Divriği bölgelerini alıyor. Akkoyunlu Kara Yülük Osman Bey, Kadı Burhaneddin'i öldürünce, Bâyezid bu sefer Amasya ardından Sivas'ı topraklarına katıyor. Evet şöyle bir bakınca Anadolu'daki birliği sağlamış gibi görünüyor ancak iç yüzü hiç öyle değil, neticede Timur'a karşı savunmada tek başına kalmış bir durumda. Bunlar meydana gelirken iki hükümdar arasında mektuplaşmalar devam ediyor. İki taraf da birbirlerini tehtid ederek, üstünlüklerini överek barışa giden bütün yolları tıkıyor. Timur, Bâyezid'e hil'at gönderiyor, bu hil'atı giymesini istiyor, aslında bu bir nevi Bâyezid'in boyun eğmesini istemesidir. Haliyle Bâyezid'in böyle bir şey yapması beklenemez. Hele Bâyezid'in, Timur'un müttefiklerinden Mutahharten'in merkezi Erzincan üzerine yürümesi, Timur'un ekmeğine yağ sürttü diyebiliriz. Çünkü istilası için meşru sebep bulmuştu. Timur, Bâyezid'e kabul edilemeyecek teklifler sunuyordu. Mesela, şehzadelerden birinin yanına gönderilmesini, tabilik alameti olan kemer ve külahı kendisine gönderilmesini, Anadolu Beylerinden alınan yerleri eski sahiplerine geri vermesini, Kara Yusuf'un kendisine teslim edilmesi gibi teklifler kabul edilecek gibi değil zaten. Böyle yaparak bütün sorumluluğu Bâyezid'e yüklemek istiyordu aslında. Kara Yusuf beyi isteme sebepleri arasında ise, adı geçen Bey'in kardeşi Mısır Hoca, Timur tarafından öldürülünce intikam isteyen Kara Yusuf Avnik kalesine saldırıp Kumandan Atlamış'ı esir alıyor. Bu Atlamış, Timur'un ablasının kocası oluyor. Bu yüzden Timur'un üzerine yürüdüğünü öğrenince de Osmanlı'ya sığınıyor. Savaşın kazananı hiç kaybetmeyen Timur oluyor. İki hükümdar bir dünyaya fazlaydı, sonra Osmanlı fetret devrine girecek, şehzadeler birbiriyle çekişip duracaklar, İstanbul fethi 50 yıl uzayacaktır. Daha sonra gözünü Çin'e dikiyor ancak hedefine ulaşamadan vefat ediyor. Yerine ise oğulları değilde torunu Pir Muhammed'i veliaht olarak tayin ediyor. Neden diğer oğulları değil de, Cihangir'den gelen torunları sorusuna cevap olarak dört oğlunun annelerinin durumlarına bakmak lazım. Cihangir hariç ötekilerinin anneleri sarayda cariye durumunda idi. Bir çocuğun annesinin cariye olması onun geleceğini etkilediğini ve veliaht olmaması için önemli bir gerekçe olarak görülebilir. Timur bu yüzden diğer oğulları yerine torununu veliaht olarak bırakmıştır. Timur'un ölümünden sonra çocukları ve torunları arasında taht kavgaları çıkıyor. Miranşah kendi öz oğlu Mirza Ömer'e savaş açıyor. Ömer Şeyh'in oğullarından Pir Muhammed kardeşlerine savaş açıyor, Pir öldürülünce kardeşi İskender şehre hakim oluyor ancak bu sefer de diğer kardeşleri Rüstem ve Baykara buna karşı geliyor. Bu iç kavgalar olurken Kara Yusuf Beg Azerbaycan ve Acem Irak'ın büyük bir kısmına hakim oluyor. Bu olay Osmanlılar'ın işine geliyor, çünkü Timurluların baskısından kurtuldukları gibi, Ankara savaşı sonrasında dirilen Anadolu Beyliklerinin bazıları tekrar ortadan kayboluyor. . Sultan Halil'in tutsak alınması ve Semerkand'ın ele geçirilmesi ile bir düzen sağlanabilmiş, Şahruh devri başlamış oluyordu. Buna rağmen belli başlı yerlerde kesin bir hakimiyeti yoktu. Önündeki en büyük engeller ise Ömer Şeyh'in oğullarıydı. Şahruh, yeğeni İskender'den kendisine katılmasını istiyor. İskender ise kendi üzerine geldiğini zannederek muhalefete kalkışıyor. Amca yeğen arasındaki bu savaşta, İskender yeniliyor ve diğer kardeşi Rüstem tarafından gözlerine mil çekiliyor. Şahruh ise bu olaydan hiç memnun olmuyor ve İskender'i diğer kardeşi Baykara'nın yanına yolluyor. İskender ise intikam hırsıyla Baykara ile birlikte ayaklanınca Rüstem tarafından öldürülüyor. Tek sorun olan Baykara ise itaat ediyor ve başka bir bölgeye gönderiliyor. Ömer Şeyh'in diğer oğlu Fergana hakimi Emirek Ahmed de isyan ediyor, isyanının sonucunda Mekke'ye sürgün ediliyor. Bunun sonucunda Fergana bölgesinde de Şahruh'un hakimiyeti sağlanıyor. Şahruh döneminde meşhur oğlu Matematikçi ve Astronom Uluğ Bey'in adını sıkça göreceğiz. Kendi desteğiyle Moğol tahtını ele geçiren Şir Muhammed'in olumsuz tavırları ve Uluğ Bey'in Pir Ali'nin oğlunu gönderilmesine red cevabı gelmesi iki tarafı savaşa sürüklemiş, kazanan taraf ise Uluğ Bey olmuştur. Pir Muhammed'in politikasını Özbek Barak Oğlan da ele alınca -oysa Uluğ Bey sayesinde Uluğ Muhammed'e galip geliyor- bir savaş daha patlak veriyor ve kaybeden taraf Uluğ Bey oluyor, kaybetmesinin bedelini ise Semerkant elinden alınarak ödüyor ancak babası Şahruh tekrardan verecektir. Aslında askeri kariyeri yanında Uluğ Bey, Üstün bir zekâya sahip olan başarılı bir matematikçi ve astronomdur. Henüz küçük denecek yaşta Merâga Rasathânesi’ni görmüş ve zihninde ona bir yer ayırmıştı. Bu sebeple Merâga’dan sonra en büyük rasathâneyi Semerkant’ta kurmuştur. Bu yapı, Kadızâde-i Rûmî ile Cemşîd el-Kâşî’nin gözetiminde inşa edilmekteydi. Ancak bu iki âlim rasathâne tamamlanmadan vefat etmiş, onların yerine Ali Kuşçu getirilmiştir. Uluğ Bey’in ölümüne kadar otuz yıl faaliyetini sürdüren rasathâne ve burada oluşturulan astronomi tabloları teleskopun icadına kadar ilim dünyasında etkili olmuştur. Ayrıca onun geometri alanında ve özellikle üçgenler konusunda araştırmalar yaparak tanjant ve sinüs cetvelleri oluşturduğu bilinmektedir. Şahruh'un ölümünden sonra yine bir iç kargaşa yaşanıyor lakin Uluğ Bey başa geçmeyi başarıyor. Geçmesinin ardından kısa bir süre sonra oğlu Abdüllatif tarafından öldürülüyor. Babasını öldürdüğü yetmiyor birde kardeşi Abdülaziz'i de öldürüyor. Başa geçsede kendisi de, babasının ve kardeşinin adamları tarafından öldürülecektir. Hatta suikast esnasında "Allah ok teğdi" Diyerek atından yuvarlanır ve başı da gövdesinden ayrılır. Biz buna etme bulma dünyası diyoruz. Daha sonrasında başa Uluğ Bey'in kardeşi İbrahim Bey'in oğlu Abdullah tahtta oturtulacak. Taht kime şans, fayda getirmiş ki! Adı geçen hükümdar, Ebu Said ile savaşa tutuşacak ve öldürülecektir. Bundan sonra Timurlu hükümdarı Ebu Said olacaktır. Ebu Said; Babası Miranşah'ın oğlu Muhammed Mirza'dır. Ebu Said, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan ile savaşta ele geçirilecek daha sonra ise öldürülecektir. Onun akabinde Timur'un oğlu Ömer Şeyh'in soyundan gelen Hüseyin Baykara Timur hükümdarı olacaktır. Timurluların son hükümdarıdır. Timurlu hakimiyetine Batu'nun kardeşlerinden Şiban'ın kolundan gelen mirzaların idaresindeki göçebe Özbekler tarafından son verilecektir. Baba tarafından Timur'a anne tarafından da soyu Cengiz'e dayanan Babür Şah, Hindistan'da kurduğu o büyük devlet sayesinde Timurlu ailesi varlığını koruyabilecektir. Timur'un da eleştirilecek yanları vardır. Bunlardan ilki Anadolu beyliklerini tekrar diriltmesi, ikincisi İstanbul'un fethinin 50 yıl gecikmesine sebep olması, üçüncüsü ise kitapta geçen şu paragraf ile açıklanabilir; "Beş yıl içinde Timur tarafından Altın Orda'ya iki büyük darbe vurulmuştu. Bundan sonra Altın Orda artık ikinci derecede bir devlet durumuna düşmüştü. Bu savaş, Orta Asya, Güneydoğu Avrupa, Baltık ülkeleri ve Rusya bakımından pek mühim bir hadise teşkil eder. Timur farkında olmadan Rusya'ya yardım etmişti. Zira artık Altın Orda Hanları, Rus knezleri için tehlike olmaktan çıkmıştı."
Timurlular
Timurlularİsmail Aka · Kronik Kitap · 201983 okunma
·
386 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.