(Ankara) Müzik Öğretmen Okulunda talebe idim. Bir gece Çankaya Köşkü'ne, konser vermek için gitmiştik. Atatürk, koro ve solo olarak söylediğimiz garp (batı) müziği parçalarını çok beğenmişti.
Bir ara:
- Ben de size bir Rumeli türküsü öğreteyim. Bu türkü, benim çocukluğumun, gençliğimin bütün hatıralarını taşır. Ben söylerken notasını yazabilir misiniz? buyurdular.
Okul müdürü beni seçti. Kağıt kalem alarak Atatürk'ün yanına oturdum. Heyecandan kalbim çarpıyor, ellerim titriyordu.
Büyük Atatürk, gözlerinden yaşlar akarak, içli ve güzel bir sesle:
"Alıverin bağlamamı çalayım aman
Çalayım da zari zari ağlayayım aman" Türküsünü söylüyordu.
Bitirdiklerinde yazdığım notayı gösterdim. Yanındakilere:
-İşte hakiki sanat budur arkadaşlar. Siz Mebus olursunuz, Vekil olursunuz, hatta Reisicumhur olursunuz. Fakat sanatkar olamazsınız... Bu çocukların kıymetini bilelim... dediler.
Az sonra salon koro halinde Atatürk'ün yazdırdığı bu Rumeli melodisiyle çınlıyordu.
-Nezihe Başsoy