Gönderi

Ömer Seyfettin Çerkez değildir,
Şimdi Ömer Seyfettin'in Çerkez asıllı olduğunu yeniden pompalamaya başladılar. Hâlbuki Ömer Seyfettin, etnik ayrımcılığın dışarıdan desteklenen emperyalist bir tuzak olduğunu bildiği için 1918'de yazdığı "Cesaret" ve 1919'da kaleme aldığı "Bir Kayışın Tesiri" başlıklı hikâyelerinde Çerkez milliyetçiliğine açıkça saldırmıştır! Bir hikâyesinde Tanzimat'tan itibaren başlayan yozlaşmanın sembolü olarak gösterdiği Efruz Bey de Çerkez'dir! "Madem ki, Türk'üz, o halde Türk gibi yürür, Türk gibi düşünür, Türk gibi duyarız ve Türk gibi yazarız" diyebilecek kadar şuurlu bir Türkçü olan Ömer Seyfettin'in Çerkez olduğunu yazan ilk palavracı, İslâmcıların yayın organı olan Sebilürreşat Dergisi'nin sahibi Eşref Edip'tir. Büyük hikâyecimiz, Türklük şuurunu uyandırmak için çalışanları "Türk olmamak" ve "rabıta-ı İslâmiyeleri kalmamakla" suçlayan bu Osmanlı Amavutu'na bir açıklama göndererek bir kez daha Türk olduğunu ifade etmeye mecbur kalmıştır. Sebilürreşat'ın 31 Teşrinievvel 1334 tarihli nüshasında yayınlanan açıklama aynen söyledir: "Muhterem Efendim 375 numaralı nüshanızda bana Çerkes diyorsunuz. Ben milliyeti ırk diye anlamam. Milliyet, din, lisan, irk birliğidir. Bununla beraber Çerkes değilim. Pederim Sarıyar'da Hüseyin Ağa Mahallesi'nde 38 numaralı hânede mükim piyade binbaşılığından mütekait (emekli) Ömer Şevki Efendi'dir. Kendisi bir kelime Çerkesce bilmez, Kafkasyalı bir Türk'tür. Gidip bizzat tahkikat yaparsınız. İstanbullu olan annem de meşhur Haseki Mustafa'nın torunudur. 24 Teşrinievvel 1918" Ömer Seyfettin'in kız kardeşi Güzide Hanım, anne tarafı hakkında daha teferruatlı bilgiler vermektedir: "…annemin babası İsfendiyar oğullarından Ankaralı Topçu Kaymakamı Mehmet Bey'dir. Anneannemler Rumeli Kavağı'nda otururlarmış. Ömer Şevki Efendi Yüzbaşı iken gelmiş, iç güveysi girmiş. Babam Ömer Bey Dağıstanlı idi. Annemin babası ise sonradan Kocamustafapaşa'dan ev almış. Kayıtlarımız oradadır. Akrabalarımız tanınmış kimselerdir. Dayım Faik Paşa ise Sadrazam Kamil Paşa'nın İzmir Valiliği'nde, orada hastahane başhekimliği etti. Vali Kamil Paşa'nın damadı idi." Hiçbir tartışmaya meydan bırakmayacak kadar net olan bu açıklamalara rağmen Ömer Seyfettin'i Çerkez gösterenler, Kaşağı hikâyesinde tasvir edilen çiftliğin Karalar Çiftliği olduğuna dair tahminden hareket etmişlerdir. Karalar köyü, Sultan İkinci Abdülhamit Han'ın analığı Perestû Rahime Sultan'ın köyüdür. Valide Sultan'ın yaptırdığı caminin kitabesinden köyün Çerkez köyü olduğu anlaşılmaktadır. Fakat Güzide Hanım, adı geçen çiftliğin kendilerine değil enişteleri Hüseyin Paşa'nın kardeşi Halil Bey'e ait olduğunu açıklamıştır. Bu açıklamalar Türk Edebiyatı'nın en büyük hikâye yazarının ana tarafından da, baba tarafından da Türk oğlu Türk olduğunu göstermektedir.
Sayfa 93 - Bilgeoğuz YayınlarıKitabı okudu
·
47 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.