Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

459 syf.
·
Puan vermedi
İnce Memed'e
Korku insanoğlunun yüreğine işlemiştir, bunu bilmez. İnsanoğlu salt korkudur, bunu bilmez. Bilmez de kendine yediremez korkuyu… “ Yazarların doğdukları, büyüdükleri coğrafyayı bütün çıplaklığıyla anlatmaları her zaman ilgimi çekmiştir çünkü o hikayelerde yanlış veya eksik şeylere rastlamazsınız, ne ütopiktir ne gerçekten uzaktır ne de eleştirel bakış açısıyla yazılmıştır: içten ve doğaldır. Fikrimce yazarın anlattığı yöre hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğu kesinlikle eserin kalitesini etkilemektedir. Yaşar Kemal’in “İnce Memed”i de okurlara Çukurova çevresinde geçen bir hikayeyi sunuyor. Yani Yaşar Kemal okura büyüyüp geliştiği coğrafyanın gerçeklerini yalın bir dille anlatmayı hedefliyor diyebiliriz. Bu yalın dilin kullanım sebebinin veya eserlerin ağır bir edebi dille yazılmamış olmasının sebebinin kitapların herkese, özellikle de kitapta anlatılan burjuva veya aydın olmayan kesime ulaşabilmesi olduğunu düşünüyorum. Bu yalın dile yöresel söz öbekleri de serpiştirilmiş olduğundan kitapları okurken eğer yöresel şivelere ve söylemlere aşina değilseniz bu kelimeleri veya kelime öbeklerini araştırmanız gerekeceğini de söylemeliyim, en azından benim deneyimim bu yönde oldu. Kitaplarda kişi özel isimlerine gelen eklerin ayrılmaması, karakterler dışında anlatıcının da anlatılan coğrafyanın şivesiyle hikayeyi aktarıyor olması ilgi çekiciydi. Dörtlemenin ilk kitabına başlamadan önce dörtleme hakkında yazılan eleştirel yazıları ve incelemeleri olumuştum ve hemen hemen bütün incelemelerde bahsedilen, ilgimi çeken bir durum söz konusuydu: yazarın eserleri karakterlerin düşüncelerine neredeyse hiç yer vermeden tamamıyla olay odaklı bir şekilde yazdığı. Başlamadan önce bu durumun okuma deneyimimi çok etkileyeceğini düşünmemiştim fakat okumaya başladıktan sonra fark ettim ki kendimi neredeyse aşırı uzun bir tiyatro oyunu okuyormuşum gibi hissediyordum okurken. Kitaplar genel olarak diyaloglardan oluşuyor, diyaloglar dışında da ara sıra betimlemelere yer veriliyor ama aklımda kalan tek bir karakter monoloğu bile yok diyebilirim. Kitap ilahi bakış açısıyla yazılmış, bu da tiyatro oyunu okuyormuş hissimi daha da artırmış olabilir ama bu bakış açısına rağmen kitapta karakterlerin duygu ve düşüncelerine çok yer verilmemesi beni hayal kırıklığına uğrattı diyebilirim. Eğer durum hikayelerini seviyorsanız bu kitaplar size göre olmayabilir ama olay hikayeleriyle aranız iyiyse hiç zorlanmadan severek okuyacağınıza eminim. Yaşar Kemal’in daha önce dergilerden ve gazetelerden derlenmiş yazılarını okumuştum. Bu yazılardan özellikle köylerdeki “ağalık” sistemini eleştiren ve emekçinin hakkını korumaya ilişkin olanları dikkatimi çekmişti; yani yazarın düşünce yapısına az çok aşina olduğumu söyleyebilirim. Eserlerde de bu sistem eleştiriliyor, hatta ve hatta karakterimiz Memed’in macerası bu düzene baş kaldırmak amacıyla başlıyor. Eserin sosyalist bakış açısıyla yazıldığı da yer yer kendini belli ediyor. Eserler, Memed’in ağalık düzeninden yılmasıyla ve kendini bazı olaylar sonucu bir grup eşkiyanın içinde bulmasıyla başlıyor ve sonrasında bu eşkiyalar çevrelerinin kurtarıcısı olarak anlatılmaya başlanıyor. Bu süreçte de bahsettiğim gibi sosyalizm destekleniyor. Bu demek değil ki kitaplarda diğer görüşlere yer ve değer verilmiyor; bence bu nedenle de bu eserlerin değeri epeyce yüksek. Birinci kitapta okura tamamen İnce Memed’in hikayesi aktarılıyor ama ikinci kitaba geçtiğimizde bu durum biraz değişiyor. İkinci kitapta çok büyük bir fark olmasa da betimlemelere daha çok yer verilmiş ve yan karakterlerin hikayelerine daha çok odaklanılmış diyebiliriz. İkinci kitaba geçtiğimizde birinci kitapta hiç karşılaşmadığımız birçok karakterle karşılaşıyoruz, bu noktada bazı okurların hızlıca okumaya çalışırlarsa zorlanacaklarını söylemekte fayda var. Elbette Tolstoy, Dostoyevski ve benzeri klasik eserlerin yazarlarını okumaya alışık okurları bu durum asla zorlamayacaktır. Yazım dilinin yalınlığında bir değişiklik olmamasına rağmen karakter yoğunluğu ve olayların aşırı hızlı gerçekleşiyor olması okuru şaşırtıyor kısacası. Kitaplara başlamadan önce kitapların ciltlere ayrılmış olmalarının sebebinin kalın olmaları olduğunu düşünmüştüm ama yanılmışım. Yaşar Kemal şimdilik okuduğum iki “İnce Memed” cildinin sonlarını da harika kurgulamış. Bu sonlar beni çok etkiledi çünkü gerçekçi bir hikaye anlatılıyor olmasına rağmen sonlar tahmin edilmesi zor ve gelecek ciltlere karşı merak uyandırıcıydı. Eserdeki olayların çok hızlı gerçekleşiyor olması karakterlerin hızlı büyümesi, hızlı gelişim göstermesi, tecrübe kazanması açısından okura sanki karakterlerle birlikte büyüyormuş hissini yaşatıyor. Yazarın karakterlerle empati kurabilmemiz için monologlar veya duyguları açık açık ortaya çıkaran diyaloglardan yararlanmamış olması, karakterlerle birlikte büyüyüp tecrübe kazanıyormuşuz hissi ile epey nötrleniyor. Son olarak serinin üçüncü ve dördüncü kitaplarını okumak için ne kadar heyecanlı olduğumu belirtmeliyim. İlk iki kitabı okurkenki süreçte sürekli olarak aile büyüklerimle iletişim halindeydim, şanslıyım ki aile büyüklerim de Yaşar Kemal’in anlattığı coğrafyada doğup büyümüşler ve onlar konuştukça aslında Yaşar Kemal’in ne kadar gerçek, üstüne bastığımız toprakta geçmiş olabilecek bir hikaye anlattığını anlamış oldum. Her ne kadar serideki konu ve ana tema ilk başta beni sarıp sarmalamasa bile bu topraklarda yaşanmış olan olaylardan esinlenerek eleştirel, özgün, okuru sıkmayıp merak içerisinde bırakan bu hikayeye adım atmanızı tavsiye ederim. Türk Edebiyatı’nın en başarılı eseri olarak görülmesinin nedenini çoğu kişi okumaya başladıktan sonra anlayacaktır: her ne kadar bu konu tartışmaya açık kalacak olsa da. Herkese keyifli okumalar diliyorum!
İnce Memed 2
İnce Memed 2Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202029,3bin okunma
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.