Gönderi

146 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 6 hours
Ölüm Var
yaşarken ölümü aklımıza getirmeyiz. zaten sağlıklı olan da budur. sürekli ölümü düşünmek anksiyete bozukluğuna yol açabilir. peki ya hiç düşünmemek ne kadar doğru? ölümü düşünmek bize ne kazandırır? ivan ilyiç’in ölümü’nü okumak bana ölümün biricikliğini, deneyimlenmesinin imkansızlığı ve yaşayacağımız bir tek hayatın olduğunu hatırlattı. ölümü ancak çok yakınımızdan birisinin başına gelirse deneyimleme şansına sahibiz. böyle bir durumda bile aslında edindiğimiz deneyim hayatımızın sonlanması değil bir gün sonlanabilme ihtimali olduğudur. giden kişiyi çok sevsek bile istemeden de olsa ölen kişinin biz olmadığına seviniriz. üzüldüğümüz şey, gidenin hayatımızda oluşturduğu boşluktur. ölüm anında ne olduğunu, nasıl hissedildiğini ölümü tatmadan asla bilemeyeceğiz. ivan ilyiç’in ölümü’nde, kendince başarılı ve ortalama bir hayat süren yüksek rütbeli bir yargıcın yavaş yavaş ölüme gidişini okuyoruz. yargıcın hayatını okuduktan sonra ölümün sahneye gelmesiyle bir insanın “Belki de sürdüğüm yaşam, sürdürmem gereken yaşam değildir?” sorgulaması başlıyor. okurken o kadar doğal geldi ki bu iç hesaplaşma. oldukça insani, isyan ve şüphe doluydu. ivan ilyiç, yaşadığı hayatı gözden geçirirken mutlulukla hatırladığı tek zaman çocukluğuydu. belki de kaygısızca, hırs ve dünyevi şeylerin büyüsüne kapılmadığımız tek zaman dilimi olduğu içindir bu. ölüm var. sürekli olmasa da arada bir hatırlamak lazım. yaşamımızı düzenlerken sormak lazım. “yaşamak istediğim hayat bu mu?”
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · İletişim Yayınları · 201445.6k okunma
·
996 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.