İlk defa İhsan Oktay Anar okudum. Yazarı hep merak etmiştim. İyi ki okumuşum. Sanki fantastik bir kitap okuyormuşum gibi hissettirdi.
Hikayemiz 1600lü yıllarda Konstantiniye’de başlıyor. Bu yüzden tarihi bir roman okuyacağımı sandım ama konular o kadar farklıydı ki zaman kavramının pek bir önemi kalmadı. Kitabın içinde farklı birden fazla hikaye var. Hepsi çok güzel ve doğru bir şekilde birleştirilmiş. İlk başta karışık geldi ama daha sonra hepsi yerine oturdu. Kitabı okurken yapboz yapıyormuş gibi hissettim. Kitabın sonu bende kafa karışıklığı yarattı ama buna rağmen sevdim.