Jean Claude Grumberg
Dikkat… Bu hikayede geçen hiçbir şeyin gerçekle uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır. Gerçekten…
Bu masal, öylesine esinlenmiş bir düşünce yumağıymış. Yoksulluk içerisinde yaşayan yaşlı ormancı ve eşi de yokmuş, bu çiftin yaşadığı ormanlarını harap edip ortasından demir raylar geçirenler de… Kurşun mühürlü vagonlarda can çekişen insanlar da yokmuş, bundan habersiz gibi davranan insanlık da… Kalpsizlerin de bir kalbi olabileceğine inananlara nefret kusanlar olmadığı gibi kalpsizleri yeryüzünden silmek isteyenler de hayal ürünüymüş. Toplama, kapatma hatta imha kampları diye bir şeyin de olması mümkün değilmiş elbette.
Bunca hayal ürününün içerisinde, gerçek olabilecek şeyler de bulmak mümkün elbette. Mesela sevgi gibi umut gibi… ama en çok da umut gibi…
Gerçek olan tek şey, gerçekten gerçek olan ya da bu hikayede gerçek olmayı hak eden tek şey, çünkü bir hikayede gerçek bir şeyler gerekir, yoksa onu anlatmak için didinmenin ne yararı var, tek gerçek şey, yani gerçekten gerçek olan tek şey, var olmayan küçük bir kızın sevgi yüzünden ya da umutsuzluktan bir yük treninin penceresinden atılması, altın gümüş saçaklı ve işlemeli bir şala, var olmayan bir dua şalına sarınmış bir halde, karların içine, sevip okşayacak bir evladı olmayan yoksul bir oduncu kadının ayaklarının dibine atılması ve var olmayan bu yoksul oduncu kadının onu yerden alıp, besleyip, okşayıp her şeyden çok sevmesiymiş. Hatta kendi hayatından bile fazla. İşte böyle.
Büyülü ormanda, çarpıcı bir hikayenin izlencesine davetlisiniz.
kitapla kalın…