Gönderi

Bazı bilim insanları sosyal etkileşime duyulan ihtiyacın, insanın üstün zekasının ardındaki itici güç olduğuna inanmaktadırlar. Ne de olsa dört boyutlu, bükülmüş çok katmanlı bir uzay-zaman içinde yaşadığımızı idrak edecek zihinsel kapasiteye sahip olmak iyi bir şeydir, fakat ilk insanların hayatı en yakın suşi restoranının yerini tespit eden GPS cihazlarına bağlı olmadığından, bu tür bilgileri öğrenme kapasitesi, türümüzün varlığını devam ettirmesi açısından önemli değildi ve bu nedenle beynimizin evriminin ardındaki güdü değildi. Öte yandan, sosyal işbirliği ve gerektirdiği sosyal zeka insan türü olarak hayatta kalmamız açısından kritik önem taşımaktaydı. Diğer primatlar da sosyal zeka gösterirler ama onların sosyal zekasının boyutları bizimki kadar değildir. Onlar daha güçlü ve daha hızlı olabilirler ama bizler birleşip grup oluşturmak ve karmaşık faaliyetler esnasında eşgüdüm içinde hareket etmek gibi bir üstünlüğe sahibiz. Sosyal olmak için zeki olmanıza gerek var mı, karşılıklı sosyal etkileşimde gereken doğal yetenek ihtiyacı “yüksek” zekamız geliştirmemizin nedeni ve genel olarak bu zekanı zaferi diye kabul ettiğimiz bilim ve edebiyat yalnızca bunun yan ürünleri olabilir mi?
Sayfa 116 - Okyanus yayınlarıKitabı okuyor
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.