Gönderi

İnsan çocukluğundan itibaren bir şey arar. Aradığının farkında bile olmadan. Hayal kurduğunu zanneder. Sonra hayalini kurduğu şeyin gerçekliğiyle karşılaşır bir gün. O naletli gün, onun cehenneme adım atmasıdır. Ama o ilk başta, şaşkın bir sevinç ve bulmanın verdiği heyecanla sarhoşluğunun tadını çıkarır. Farkında olmadan aradığı şeyi bulmak sonra acı vermeye başlar. Ona ulaşmak ona kavuşmak ister çünkü. Ama burası dünyadır. Sevdiğin şey için mücadele etmen gerekir. Bazen bu bir savaş olur bazen de sabır ve sebat... Öylece yaşayıp gidiyorken nereden çıktı bu diye yakınmalar ve vazgeçme eşikleri gelir peşinsıra. Sonra anlar, ne kurtulabilir bu isteğin yarattığı hüzünden, ne de kavuşabilir... Bırakması gerekir her şeyi. Nesneleştirdiği arzusundan ancak ona saygı duyarak ve onun ona verilmesini hak edeceği ve verilmemesine bile razı geleceği ana. Teslimiyet işte böyle ortaya çıkıyor. Vazgeçerek. Beklerken, beklemiyor gibi yaparak. Acıyorken acıya rağmen şefkatle gülümseyerek. Öğreniyor insan.
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.