Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Esas itibariyle aynı nitelikte ve aynı değerdeki evlerin tektonik kübist karakteri ve birbirlerine göre vaziyet alışlarının tezyini niteliği bütün Türk-Osmanlı şehirlerinin karakteristik vasfıdır. Meseleye yapı ölçeğinde bakıldığında, pencere dizileri, kiremit çatılar, ahşap karkas içinde tuğla dolgular ayrı ayrı tezyinîci bir üslubun ürünleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu anlayış, insanın varlıkla aracısız ilişki kurmasını sağlar. Cansever'e göre, varlığın, çevresinin ve dünyanın sorumluluğunu üzerine almış bir insan için, bu emanetlerin en iyi biçimde korunması ve güzelleştirilmesinden daha büyük bir ideal olamaz. Bu anlayış doğrultusunda vücuda getirilen bir sanat eserinin ise, insanın farkında olmadan etkileneceği bir nesne değil, dünyayı güzelleştirme iradesinin bir ürünü olacağı muhakkaktır. Bu iki farklı yaklaşım, yani tasvirci ve telkinci yaklaşımla dünyayı güzelleştirmeye yönelik tezyinîci yaklaşım, seyredilen sanat ve yaşanan sanat biçimlerine kaynaklık etmiştir. Birinci türde resim, heykel, sinema, tiyatro vb. gibi seyredilen sanatlar önceliğe sahipken, İslâmî kültür ortamında, mimari, yaşanan, insan hayatını çevreleyen ve dünyayı güzelleştiren sanat olarak kültürün temel niteliklerini belirler. Musikî ve şiir gibi diğer sanat türleri de bu iki farklı kültürde farklı nitelikler kazanırlar. İnsanlarda sanat, kültür hassasiyetinin yükselmesi, büyük mimari eserlerin varlığından çok, hayatın her ânını çevreleyen evlerde, sokaklarda, mahallelerde, çalışılan yerlerde mimarînin fark ve idrak edilmesiyle mümkündür. İnsan, inşa edilip biçimlendirilen bir mimari çevresinin oluşumuna katıldığı nisbette sorumluluğunu da üstlenir. Çevresini daha güzel hale getirme iradesi gelişir. Yani gittikçe daha fazla ve daha derinden fark ettiği mimariyi anlar ve onun tadına varır, gelişmesini sağlar ve hatta onunla birlikte gelişir.
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.