Miiller kardeşimiz mitolojik bir aşk tanrısı gibi etrafta dolanmakta ve söz konusu tanrıların aksine bulaştığı her aşkta payına acı düşmektedir.
Gerçek hayatta birden çok evlilik yapmış olan yazar, yaşamının son demlerinde Japon bir kıza vuruluyor. Uğruna Japoncayı bile öğrenmeye gayret gösteren bu çekik gözlü Kleopatra ile ilişkileri tek kişilik bir senfoni orkestrası gibi hüzünlü bir dinleti sunuyor izleyenlere...
Aşkın zehrini zerkettiği Miller kardeşimiz acısını tuale karalamaya çalışsa da beyhude...
Neyse Allah günahlarımızı bağışlasın dostlar
İyi okumalar dilerim.
Sevgi içimizde.