Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ebû's- Serâyâ'nin Şiî motifli isyanının bastırılmasının ardından Muhammed, 200/815 yılında Hicaz'da Abbasi yönetimine karşı bir ayaklanma başlattı. Emîrü'l-Mu`minîn ünvanını kullandı. İsyanın ilk safhasında önemli bir askeri desteği arkasına alsa da Abbasi güçlerine fazla direnemedi. Yakalandı ve girişmiş olduğu hareketten dolayı halk önünde özür dilemek zorunda bırakıldı. Söz konusu isyanın öncesinde Muhammed'in etrafını çevreleyen bir siyasi grubun bulunup bulunmadığı tam olarak bilinmemektedir. Tarihçi Mes'ûdî, Şumeytiyye'yi, Muhammed'i destekleyen ve başarısız ayaklanmasında onun liderliği altında harbeden bir grup olarak takdim etmektedir. Bu ayaklanmanın en önemli kuvvetini Zeydîlerin Cârûdiyye kolunun oluşturduğu bilindiğinden, Şumeytiyye'nin Muhammed b. Ca'fer'i Abbasiler karşısında destekleyen Cârûdî kökenli bir cemaat olduğu düşünülebilir. Cârûdiyye'nin iki alt grubundan birisi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'den sonra imamet hakkının, onların soyundan gelen, liderliği hususunda şura yoluyla ittifak edilen alim ve zahid bir şahsiyette bulunması gerektiğini iddia etmekteydi. Bu imam aynı zamanda kılıcını sıyırmalı ve da'vasına halkı çağırmalıydı. Muhammed b. Ca'fer'in silahlı ayaklanması, aktardığımız Zeydi kanaatin bütün unsurlarıyla uyum halindeydi Yahya b. Ebî Şumeyt, Şumeytî cemaatin lideri olarak gösterilmektedir. Cemaat ismini bu şahsın isminden almıştır. Yahya hakkında kaynaklarda hiç bir bilgi bulunmamaktadır. İbn Hazm'a göre Şumeytiyye küçük bir gruptu. Mes'ûdî, bu grup içinde hem mutedil hem de aşırı Şiîlerin yer aldığını bildirmektedir. Ilımlılar daha sonra İmâmiyye'ye dahil olmuşlardır. 183 Kaynaklar, Şumeytiyye'nin propaganda amaçlı olarak tedavüle soktuğu rivayetlerden örnekler vermektedirler. Bu hadislerden birine göre, daha çocuk yaşta olan Muhammed b. Ca'fer koşmaktayken yüz üstü düşer. Sâdık onu yerden kaldırır, öper, yüzüne bulaşan tozları elleriyle temizler ve onu kucaklar. Sonra da, babası Muhammed Bâkır'ın, kendisine benzeyen bir torununun doğacağını önceden haber verdiğini anlatır. Bâkır'ın Sâdık'dan isteği, torununa Muhammed adını vermesidir. Zira bu çocuk büyüyünce, adlarını taşıdığı Hz. Muhammed'in ve kendisinin misyonunu yüklenecektir. Diğer bir hadiste ise Sâdık, "sâhibinizin ismi peygamberinizin ismi gibidir" demektedir. Öyle görünüyor ki Muhammed b. Ca'fer, hakkındaki bu türspekülasyonlardan rahatsız olmamıştır. Belki de hakikaten kendini mehdi konumunda görmeye başlamıştır. Mekâtil'de geçen bir rivayete göre, gözlerinin biri özürlü olan ancak bunu uzun süre gizli tutan Muhammed b. Ca'fer şöyle demekteydi: "Mehdi olmamdan korkuyorum; çünkü onun gözlerinin birinde bir sakatlık olacağı haber verilmektedir" Muhtemelen Şumeytî cemaat, imamları Muhammed b. Ca'fer'in 203/818-9 yılında Horasan'da sürgündeyken vefatı sonrasında bir müddet daha varlığını sürdürdü. Nesep alimi Ömerî, bu cemaatin Muhammed'den sonra onun oğlu İsmail'in liderliğini kabul ettiğini bildirmektedir. İsmail b. Muhammed ve faaliyetleri hakkında ise kaynaklarımızda hiç bir bilgi bulunmamaktadır. İsmail'in, kendisini imam tanıyan cemaatinin beklentilerini karşılayamadığı, bu yüzden kısa bir süre sonra grup üyelerinin diğer Şiî kesimler içinde eriyip kayboldukları kuvvetle ihtimal dahilindedir.
Sayfa 108 - M.Ü. İLÂHİYAT FAKÜLTESİ VAKFI YAYINLARIKitabı okudu
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.