Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Adam Bede şüpheye düşüyor.
Hetty bu teklife memnun oldu. Totty'yi dakikalarca kucağın da taşımak hiç de hoş bir şey değildi. Fakat onu tam Adam'in kucağına vereceği sırada nasılsa çocuk birden gözlerini açtı; uy- kusunun ortasında uyandırılan her çocuğun yapacağı huysuzluk içinde, sol yumruğunu Adam'ın koluna vururken sağ eliyle de Hetty'nin boynundaki güvem renkli boncukları sıkı sıkıya tuttu. Boncuk kolyenin ortasında bir madalyon vardı, içinde saç, ya da sevgiliye ait bir şeyin saklandığı bu altın madalyonun elbisesi- nin yakasından dışarı fırlamasıyla kolyenin kopması bir oldu. Hetty'nin üzgün bakışları altında malayonla boncuklar döşemenin üzerinde darmadağın olmuşlardı. Hetty, telâş içinde, Adam'a: «Madalyonum, madalyonum!» diye fısıldadı. «Boncukların zararı yok. Madalyonum nerede?> Adam madalyonu Hetty'nin elbisesinden dışarı fırladığı za- man fark etmişti. Şimdi biraz ileride çalgıcıların bulunduğu lo. canın önünde duruyordu. Adam hemen egilerek madalyonu yer- den aldı. Cam tarafı üstte kaldığı için kırılmamıştı. Tam eline aldığı sırada, içinde siyah, kıvırcık bir lüle saçla daha açık renkte bir lüle saçın yan yana durduğunu gördü. Sonra madalyonu avu cunun içinde birden çevirdi. Arkası, üzerinde mine işler bulunan altındandı. Hetty'ye uzatarak: «Merak etme, bir şey olmamış. dedi. Hetty her iki eliyle Totty ile meşgul olduğu için uzanıp ma dalyonu Adam'ın elinden alamadı. Kolyesi yere döküldüğü zaman sararan yüzü şimdi kıpkırmızı olmuştu. Ilgisiz görünmeye çalı şarak: «Zararı yok,» dedi. «Kırılırsa kırılsın!» Adam, ciddiyetle: «Kırılırsa kırılsın mı? Biraz önceki korkun neydi ya?» dedi. «Totty'yi Molly'ye verinceye kadar bende kalsın öyleyse!» Sonra madalyona bir daha bakmak istemediğini anlat- mak için avucunu ağır ağır kapattı. O sırada Totty'nin başlığıyla paltosunu getirmek için dışarı çıkan Molly içeri gelerek, çocuğu kucağına alınca Adam madal- yonu Hetty'ye uzattı. Hetty de pek önemsiz bir şeymiş gibi alip cebine koydu. Fakat içinden Adam'a iyiden iyiye öfkelenmişti. Sebebi de madalyonu tesadüfen görmüş olmasıydı. Ama, ne olursa olsun, ne öfkesini, ne de heyecanını artık belli etmemeye karar verdi. -Suraya bak, görüyor musun?» dedi. «Herkes dördüncü dans için yerini alıyor. Haydi biz de gidelim.>> Adam ses çıkarmadan Hetty ile salonun orta yerine doğru iler- ledi. Fakat ne olduğunu kendi de bilemediği acayip bir korku içinde kalmıştı. Acaba Hetty'nin sevgilisi mi vardı? Çünkü akra- balarının hiçbiri böyle bir madalyon verecek durumda değildi. Sonra, Adam'ın bildiği kadar, Hetty'nin hayranları arasında ona böyle bir hediyeyi kabul ettirecek payeye yükselmiş kimsecikler yoktu. Korkusunun asıl sebebi olan bu kimse kim olabilirdi? Adam tam bir imkânsızlık içinde kaybolup gittiğini fark ediyordu. Yal- nız, müthiş bir acı içinde bildiği bir şey varsa o da, Hetty'nin hayatında, kendisinin hiç bilmediği bir kimsenin bulunduğu idi. Bu da, Hetty'nin bir gün kendisini seveceği umudu ile avunurken, onun çoktan başkasına gönül verdiğini gösteriyordu. Artık Hetty ile dans etmenin zevki birdenbire yok olmuştu. Ona bakarken bile gözleri sanki bu gizli hayatı hakkında daima bir şeyler soruyor gibiydi. Şimdi ona söyleyecek bir kelime bile bulamıyordu. Hetty de sinirleri bozuk bir durumdaydı, ne söyleyeceğini bilemiyordu.Bu ruh hali içinde, dans bittiği zaman ağır bir yükün altından 225 kurtulmuşlar gibi, ikisi de memnun olmuşlardı. Adam artık orada kalmak istemiyordu. Yapacak işi kalma diği için, kimseye sormadan, çekilip gidebilirdi. Kapıdan dijar çıkar çıkmaz, âdeti üzerine uzun adımlarla hızlı hızlı yürümeye başladı. Bu sefer sanki kendi kendisinden kaçıyormuş gibi bir ha- li vardı. Bir yandanda zihninden o günün acı, tatlı hatıralarım. kendisine gösterilen umut verici ilgileri, sonunda herşeyi birden zehirleyen olayı düşünüyordu. Fakat tam avlanma yerinden çıka cağı bir sırada, içinde birdenbire beliren taze bir umutla, olduğu yerde kalakaldı. Belki de aslında olmayan bir şeyi gözünde bü yütüyor, kendi kendini kahrediyordu. Süsten okadar çok haz eden Hetty madalyonu belki de kendi parasıyla almıştı. Ama, oldukça pahalı bir şeye benziyordu. Adam böyle bir madalyonu Rosseter'de kuyumcu dükkânlarının birinde beyaz saten astarlı mahfazası için. de gördüğünü hatırlar gibi oluyordu. Bunu pahalı bir şeye ben- zetmişti ama, doğrusu, kolye, madalyon gibi süs eşyalarının de ğeri hakkında bildiği pek azdı. Hetty bu madalyonu belki de ço- cukluk edip kumbarasını kırarak elde ettiği parayla almıştı. Çün- kü çok gençti. Olanca parasını ufak bir süs için çekinmeden har- cayabilirdi. Ama, öyleyse niçin önce onu kaybetmekten ödü kop- muş, yüzünün rengi sararmıştı, sonra da üzülmemiş gibi görün- meye çalışmıştı? Bunun da sebebi açıktı. Hetty bukadar güzel bir madalyonu olduğunu başkasının görmesinden utanmıştı. Çünkü pa- rasını böyle şeylere harcamak ne de olsa ayıp sayılırdı. Üstelik, Adam'ın süs eşyalarından haz etmediğini de biliyordu. Bu madal- yon Adam'ın sevdiği, sevmediği şeylere karşı Hetty'nin beslediği duyarlılığı gösteren en güzel bir delil sayılırdı. Hetty belki de Adam'ın birdenbire ciddileşmesinden kendisi- ni sevmediğine hükmetmişti. Sonra, dans ederken konuşmamakla hiç iyi etmemişti. Adam bu yeni düşünceyle adımlarını biraz ya- vaşlattı. Şimdi de yaptığı soğuk muamelenin Hetty'yi kendisinden büsbütün uzaklaştıracağından korkuyordu. Asıl merak edilecek şey de bu olmalıydı. Sonra, Hetty hiç tanımadığı bir erkeği nasıl sevebilirdi? Dayısının evinden bir gün olsun ayrılmadığı gibi, ko nuşmak fırsatını bulduğu kimseler yalnız dayısı ile yengesinin ta- nıdıklarıydı. Bundan dolayı, madalyonu ona bir sevgilisinin ver diğini farz etmek delilik olurdu. İçindeki kıvırcık saçlar muhakkak ki onundu. Fakat yanındaki açık renk saçları iyice göre. mediği için sahibini kestiremiyordu. Belki de bu açık saçlar Hetty küçükken ölen annesinin, ya da babasınındı. Adam o akşam yatarken kafasının içi işte böyle binbir ihti malle dolup taşıyordu. En sonunda derin bir uykuya daldığı sı- rada, bütün ihtimallerin yerini birçok avayip rüyalar aldı. Adam rüyasında Hall çiftliğinde Hetty'ye soğuk davrandığı için özür di liyordu. Öte yandan, Arthur, Hetty'yi dans etmek bahanesiyle be. riye çekiyor, kulağına şöyle fısıldıyordu: «Öbür gün, saat yedi. de... Korulukta bekliyorum... Erken gel emi?>
·
95 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.