Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Benlikleri ile çocukları arasında bir bedel ödenmesi hali devam eder: Anneler, kabul edilemez olarak görüldüğü için tecrübelerini kendi çocuklarıyla paylaşmadığında – erkek ve kız çocukların annelerinin içindeki önemli birtakım yönlerle, kendisinden bir şeyler öğrenebilecekleri yönlerle bağları kopar. Çocukların, anneliğe dönüşümün mecburen ya da münhasıran doğayı takip eden bir durum değil de, yalnızca kültürel ve toplumsal beklentilerin bir yan ürünü olup olmadığını doğrulama imkanı engellenir ve paylaşmayan annelerin, aile ağında yer alan değişik tipteki ilişkilerle bağı kopar. Hikayeyi toplumsal beklentilere uysun diye sınırlayarak veya örterek çocukları korumak, bu durumun çocukları; annelerini sorgulayan, düşünen, değerlendiren, özlem çeken, arzu eden, hayal kuran, hatırlayan, hayıflanan, tahayyül eden, takdir eden ve karar veren insanlar olarak tanımaktan alıkoyması anlamına gelebilir. Bu yollarla anneler, toplumun gözünde, ailenin gözünde ve kendi gözlerinde Luce Irigaray'in güzelce tarif ettiği gibi meçhul ya da sıklıkla saklı bir yüze sahip olarak görülebilir: "Aynada kendinize bakıyorsunuz. Ve çoktan orada kendi annenizi görüyorsunuz. Ve az sonra, kızınızı bir anne olarak görüyorsunuz. İkisinin arasında, siz nesiniz? Hangi alan yalnızca size ait? Kendinizi hangi çerçeveye koymak zorundasınız? Ve tüm bu maskelerin altından yüzünüzün görülmesi nasıl mümkün olacak?"
Sayfa 212
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.