Erkeklerin söyledikleri yalanlar çok daha basittir, kadınlara göre… Üstelik, neredeyse hepsi de birbirine benzer. (İstisnalar müstesna) Kadınların söylediklerine gelince… Bakın, Balzac ne diyor:
“Her kadın yalan söyler. Yalanın zorunlusu, küçüğü, soylusu, korkuncu vardır; ama yalan söylemeyen kadın yoktur. Yalan söyleneceği kabul edildiğine göre, yalanı iyi kıvırmak da gerekir değil mi? Fransa’da kadınlar inanılmaz mükemmellikte yalanlar söylerler. Geleneklerimiz onlara ikiyüzlü olmayı pek güzel öğretmiştir! Bu yüzden de kadın öylesine saf bir yüzsüzlükle, öyle güzel, öyle ince, öyle inandırıcı yalan söyler, yalanın toplum hayatında gerekli olduğunu o kadar iyi bilir ki; mutluğunu bozacak şiddetli darbelerden sakınmak için yalan onlara üzerine titredikleri mücevherlerini sarıp sakladıkları pamuklar kadar gereklidir. Yani, yalan onların dilinin esasına dönüşmüştür, gerçek ancak bir istisnadır; gerçeği canları isterse ya da ortalığı bulandırmak için erdemliymişler gibi söylerler. Üstelik karakterlerine göre, bazı kadınlar yalanı gülerek söylerken; bazıları ağlar, bazıları ağırbaşlı, kimisi de kızgındır. Hayata onları göklere çıkartan iltifatlar umurlarında değilmiş gibi başladıktan sonra sıklıkla kendilerine de yalan söyleyerek sona varırlar. Aşklarının gizli hazineleri için kaygılara kapılarak titrerken o kibirli hallerine kim hayran olmamıştır? Kim, onların hayatın keşmekeşi içinde halinden şikâyet etmeden, uyum içinde, düşüncelerini kısıtlamaksızın yol almalarından bir şeyler öğrenmemiştir? Kadınlarda hiçbir şey eğreti durmaz: Aldatmacaları gökten düşen karlar gibi kendiliğinden akar. Üstelik, başka birinin gerçeğini nasıl da ustalıkla keşfederler! Onlara gönlündeki sırrı açığa vuran tutkulu bir soru sorarak yakınlaşmaya çalışan fazlasıyla toy bir erkeğin sorgu sual etmesine, her zaman en doğru mantıki yaklaşımı büyük bir incelikle kullanarak karşılık verirler! Bir kadına sorular sormak, kendini ona teslim etmek değil midir? Kadın sorulardan ondan gizlenmek istenenlerin neler olduğunu anlamayacak, yanıt verse de hiçbir şey söylememeyi bilmeyecek midir? Ya Parisli kadınla çatışma ukalalığını gösteren bazı erkeklere ne demeli! Hem de, “Ne kadar meraklısınız! Size ne? Aaa! Kıskançsınız siz! Neden öğrenmek istiyorsunuz?” diyen, hançer darbelerinin vız geldiği bir kadınla! Yani, HAYIR demenin yüz otuz yedi bin türlüsü ile EVET demenin sayılamayacak kadar çok çeşidini bilen bir kadınla. Hayır ile Evet’in kitabı çıkarılsa diplomatik, felsefi, logografik ve ahlaki kitapların en güzellerinden biri olmaz mıydı?”
Cem Yılmaz çok severim teşekkürler bu hatırlatmanız için her seferinde ilk kez izliyormuş gibi gülüyorum gözlemleri yeteneği şahane 👏 yalan herkes söylüyor belki ama zararsız yalanlar olması dileğiyle 🙏