Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık Alıp başımızı sana gelmek istiyoruz Sana gelmek, orda kalmak istiyoruz Çok unuttuk hatırlamak istiyoruz Başımızın okşanmasını, gözyaşımızın silinmesini, kolumuza girilmesini istiyoruz Yağmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz Rüzgarın sesini, ırmağın sesini Dağların dağ, denizlerin deniz, kadınların kadın, çocukların çocuk Erkeklerin erkek, ekmeğin ekmek olduğu bir dünyayı yeniden isterken Seni istiyoruz aslında Bunu söyleyemiyoruz Her yer gece, çok gece Ve biz meleklerini istiyoruz Rabbim Çok yenildik yetmez mi Bir bankanın önünde, bir koltuğun altında, bir ziyafetin ortasında, bir günahın tenhasında Büyütüp durduk siyahı Gece gece gece Her yağmur tanesini bir melek indirirken yeryüzüne Her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilir mi Bilmiyoruz Çünkü Bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu Kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek ve gülümsemekle meşgulüz şu an Sonra oturup düşüneceğiz bütün bu olanları Yusufu düşüneceğiz, Yakupu, Musayı İsayı düşüneceğiz, Nuhu ve öbürlerini Ve Efendimizi Efendimizi Kuyular kuyular kuyular kazdık Bir nefes üflemen için yeryüzü bataklığında sazdık Kestik kendimizi deldik yaktık Sonra sana değil dünyaya aktık Dünya ki mescittir biz onu otel yapmışız Kalktık ki yenilmişiz değişmişiz azmışız Bir sızı kalmış içimizde başka şey yok Bu sızıdan yol bulup kapına dayanmışız Bir çocuk oyuncağını alamamış Bir kız sevdiğini saramamış Bir anne yıllardır kolları açık bekliyor oğlunu Bir adam paramparça bir çift göz için Biri ekmek götürememiş evine Birisi aşk Birimiz dünyayı kurtaracak Birimiz yarını Birimizin aklı tutuşmuş yanıyor Birimiz bomboş kalbine bakıp birini anıyor Birimiz ayrılığın ilk günü gibi her akşam kanıyor Birimiz kıyametin koptuğuna inanıyor Birimiz çekip gitmiş yeryüzünden ellerini hala açık sanıyor Geldik işte bunlar ellerimiz Açılmış bak bilirsin ne diye Ki bilirsin biz bu ellerle neler işledik Burası dünya Şu biziz Bunlar da ellerimiz Öyle açık öyle acemi öyle boş Öyle mahcup öyle dalgın öyle boş Öyle boş Senin değil miyiz hepimiz Senin değil mi her şey Alırsın kime ne, verirsin kime ne Ve bu açtığımız eller senin değil mi Senin değil miyiz hepimiz Rabbim Bir yıldız bir ağaç bir buğday tanesi kadar Kimsesiziz kime gidelim Yaralarımız var kime Sıcak bir şey arıyoruz kime Merhamet istiyoruz kime Bağışlanmak istiyoruz kime gidelim Sorumuz ve cevabımız sen değil misin Yorgunuz, kaybetmişiz, dalgınız, kırgınız, küsmüşüz Bu çocuklar birer birer kaybolurken sisler içinde kime gidelim Çok yürüdük yollar kayboldu yol olduk sana geldik Ne getirdin deme bize senden başka neyimiz varsa o bizim yokumuzdur Geldik işte bunlar ellerimiz Bunlar da ellerimizin büyük boşluğu Beş duygum harab, altı yönüm harab On parmağımda on acı Ya Rab Denize dalan bir testi nasıl tahammül etsin suya Fırlattın beni dünyaya Yeniden al kucağına, çağır beni yeniden Bu saman çöpünü kasırgada bırakma Büyük bir kapının önünde bir karınca vurmuş kapıyı bekliyor Kapı açılacak yoksa niye var Rahmet örtecek günahı Geride kalacak gazabın adımları Duyulacak büyük bahçenin o büyük şarkıları Sunulan şarabı çekinmeden içeceğiz Görüneceksin durmadan kendimizden geçeceğiz Görüneceksin her şeyimizle sana göçeceğiz Başımız yerde Açtık elimizi sevgilinle birlikte Bize bak çekip çıkalım uçurumlardan Bize bak çıkalım dünyanın bütün kulluklarından Parçansak al bizi bir daha ayırma evinde uyuyalım Yabancıysak dost ol bize senden ayrılmayalım Elimiz açık başımız ve ruhumuz secdede durmuş bekliyoruz Sevdiklerin aşkına sevenlerin aşkına İnşirah inşirah inşirah Ayetin değil miyiz senin Ya Allah youtu.be/i4IQ_EWCf2Y |
Mevlâna İdris
Mevlâna İdris
··
370 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.