Gönderi

İhlas Tefsiri
Lem yelid ve lem yûled Hüviyet-i ilâhiye’nin kâffe-i mahlûkatı îcad ve cemî‘ mahiyâtta ifâza-i vücûd mânâsına olan ulûhiyeti muktezi olmasıyla kendisinin bir misl’ine dahi ifâza-i vücûd eyleyip onun vâlidi olması tevehhüm edilmiş olmakla Hak Teâlâ hazretleri bu zehâb-ı bâtılı def‘ için “lem yelid” kavl-i celîliyle kendisinde[n] bir misl’in tevellüd etmeyeceğini beyan buyurdular. Çünkü kendisinden bir misl’i tevlîd edenler mahiyette o misl ile müşterektir. (Zira mislen nev‘ide mümâselet, şahsiyetin onda iştirâkiyle olur.) Ve bu sûretle mahiyet-i müşterekesi olanların teşahhusâtı dahi maddî ol- mak veyahut madde ile alâkası bulunmakla olur ki bundan da maddiyyâtın veyahut madde ile alâkadar olanların gayrısından mütevellid olacağı sabit olur. Ve şu hâlde takdir-i kelâm, “Doğurmadı çünkü doğurulmadı” hâlinde bu- lunur. (Yani ne kimse kendisinin pederi ve ne kendi kimsenin pederi değildir.) Doğurmamasına doğurulmamış olması illet olarak îrad olunmuş ise de in‘ikâsen doğurulmamış olmasına bir delil aranılmak mümkün olmakla bu yoldaki vârid olacak bir suâl-i mukaddere cevab olarak deriz ki: Sûre-i şeri- fede buna da işaret-i kâfiye vardır. Yukarıda “samed” lafz-ı şerîfinin tefsirin- de zikrolunduğu üzere cevf ve batnı olmamak ve mahiyeti bulunmamakla zâtındaki cihet ve itibarı ancak vücudundan ibaret olduğu, yanî zâtı ayn-ı vücûdu bulunduğu, daha doğrusu gayrdan gayr-ı mütevellid bulunması vâcib olduğu için ibtida sûre-i şerifede “hüve” buyurulup buna işaret edil- miş ve bu mahiyetin gayrdan müstefad olmayıp li-zâtihi hüve hüve olduğu üslûb-i diğer ile ifade olunmuş idi.
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.