Hacer Koç / Sert Çehre
Öyle bir kitap okudum ki sevgiyi iliklerime kadar hissettim. Bir erkek bir kadını ancak bu kadar saf ve güzel sevebilir. Okuyan bütün kadınlar Savaş’a aşık olacak. Şahsen ben oldum. #SertÇehre; aile ilişkilerini, elalem ne der kaygılarını, herkese inanmamamız gerektiği gerçeğini ve aşkı dozunda güzelce harmanlayarak sunan bir kitap.
Üniversiteyi şehir dışında okuyan Güneş ve Yüşra, ailelerinden ayrı kalmanın zorluğuna dayanamayarak, onların bulunduğu şehirdeki üniversiteye birlikte geçiş yapıyorlar. Aileleri dosttan öte yakın olan bu iki arkadaş, karşılıklı evlerde oturunca kan bağı olmasa da kardeş gibi büyümüş ve hiç ayrılmamışlar. Yüşra tek çocukken, Güneş’in Savaş adında bir abisi var.
Savaş, küçüklüğünden beri kalbinde taşıdığı, kızkardeşim gözüyle baktığı Yüşra’yı sevdiğini anlar. Onu öyle bir sevgiyle seviyor ki, onu kaybetmemek ve üzmemek için yanında abisi olarak bile kalmaya razı.
Mahallede yaşayan bir kadının Savaş ve Yüşra için laf çıkarmış olması, Yüşra’nın babasını çileden çıkarır. Olayın ne olduğunu bile sormadan evlenmelerine karar vermiş, kızı buna karşı çıkınca el kaldırmaya bile kalkmıştır. Bu olaydan sonra Yüşra evi terk edip yurda taşınır. Kafa karışıklığına rağmen Savaş ile sözlenmiş ama ailesine olanlardan dolayı kırılmıştır. Bu zayıf anında, okuldan arkadaşı olan Kuzey’in çevirdiği dolapları anlayamadığı gibi, ona inanıp yanlış üstüne yanlış yapar. Bu yanlışlar ona pahalıya patlayacaktır.
Kısacası, herkesin birbirini tanıdığı bir mahallede yaşadığınızı ve giyindiğinizden arkadaşlarınıza kadar size karışan bir abiniz olduğunu düşünün. Hayat ne kadar zor olurdu değil mi? İşte Güneş’in abisi Savaş ile tanışmamız böyle başlıyor. “Çok klasik” dediğinize eminim. Ben de öyle düşünerek okumaya devam ettim ve ilerledikçe şok üstüne şok yaşadım. Hele bir finali var ki, kitabı kapatınca en taş kalpli kişinin bile kalbinin yumuşayacağına eminim.
Keyifli okumalar…
