eylül sakın kitabı bitirmeden okuma bu yazıyı çok öptmbu zamana dek tomris uyar'ı ikinci yeni türk edebiyatının mâl olmasına vesile olmuş en bereketli kadın olarak bilirdim de o iş öyle değilmiş. nahit fıratlı yani nahit hanım imiş aslolan.
"Bir de sevgilim vardır pek muteber;
İsmini söyleyemem
Edebiyat tarihçisi bulsun." demiş "Ben Orhan Veli" şiirinde orhan. edebiyat tarihçileri vazifelerini yerine getirmişler pek muteber sevgili nahit hanım'ı bularak.
dostları ve gazeteciler nahit hanım'ı orhan veli'nin ölümü ardından bu kırık aşktan bahsetmeleri için sıkıştırsa da nahit hanım orhan'ın ardından yaşadığı 52 sene boyunca bu aşktan hiç söz etmemiş. orhan veli'nin kız kardeşi füruzan hanım -bildiğimiz parasız yatılı kitabının yazarı füruzan- mektupların basılmasına vesile olmuş.
cahit sıtkı, orhan veli, sabahattin ali, edip cansever, ece ayhan, arif damar, cemal süreya, ahmet muhip dıranas, turgut uyar, can yücel öznenin nahit hanım olduğu aşk sofrasından nasiplerini alan isimler. şayet yalnızca okuyup geçmez de araştırmalar yaparak okursanız pek tabii daha fazla şey öğrenirsiniz. nitekim beni en çok ilgilendiren isim sabahattin ali, 1927'de yozgat'a gitmeden önce vurulmuş nahit hanım'a ve birçok şiirini de ona ithaf etmiş lakin nahit hanım'ın açma zahmetine bile girmeden sabahattin'e iade ettiği mektuplar mevcut.
bu isimlerin içinde yaşadıkları dönem ve işleri nedeniyle sürekli aynı masaya denk düşen insanlar olduğunu bildiğimden, gönül verdikleri kadının de meslekleri gibi bir olması aralarında bir gerginliğe yol açmış mıdır diye düşünüyordum ki mektupların birinde aynen şuna denk geldim : "Sabahattin (Ali) burada çok kalacak mı imiş? Herhalde geldiği vakit görürüm. Aramızda şüphesiz hiçbir kötü şey yok. Aşk bahsindeki düşünceleriyle beni senin elinden alması bahsine gelince hiç de öyle olduğunu sanmıyorum. Beni hiç kimse senden uzaklaştıramaz." daha sonrasında iş yapmış olmalarından da anlıyoruz ki bazı şeyleri ciddiyetle aşmış olgun insanlar.
nahit hanım ömrü boyunca gerçekleştirdiği iki evlilik arasında orhan veli'ye yer vermiş. mektuplardan anlaşılıyor ki saflığıyla ruhunu ve bedenini ortaya koyarak garipleşen orhan olmuş. karşılıklı gibi gözüken ancak bence aşkla alakası bile olmayan bu ilişki neticesinde kendine garip lakabını takmış olabilir orhan. bu denli anlayışsız ve hırçın bir kadına bu kadar müddet tahammül etmesi bile şaşılası bir durum gerçekten.
kitapta bahsi geçen mekanlar:
sanat aşığı Mösyö Lambo'nun yeri dünyanın en küçük meyhanesidir belki de. yaşadığına inanmayan sait faik yalnız Lambo'da kendinden kuşku duymazken, orhan veli ile nahit hanım burada baş başa otururmuş. o dönemler herkes züğürt olduğundan parası çıkmayan Lambo'nun hayli meşhur veresiye defterine bir şiir yahut bir söz yazarmış ki oktay rifat ve melih cevdet anday'ın kalemini görmek bile mümkünmüş. komünist olduğu iddia edilen Lambo'nun meyhanesi kapatılırken bu paha biçilemez deftere el konulmuş tüm uğraşlara rağmen de bir daha bulunamamış. tekrar meyhanecilik yapmaması üzerine tehdit edilen Lambo kunduracı açmış fakat işler iyi gitmeyince bir gün dükkanı kapatıp, kapıyı arkadan kilitleyip, perdeleri örterek bir taburenin üzerine çıkmış tavandan sarkıttığı ipi boynuna geçirmiş ve tabureye bir tekme... Lambo artık göklerde.
orhan'ın sabahattin ali ile galata balık pazarında gittiği meyhane. muhtemelen tik tak meyhanesi ki bu meyhaneden sait faik "orhan için" yazısında bahsetmiş. bu meyhanede sabahattin insanların sekiz cephesi bulunduğundan ve bir kişinin yalnızca üç cephesini tanıyabileceğimizden bahsetmiş orhan'a. bu cephe muhabbetini nahit hanım üzerinden yaparak orhan'ın canını sıksa da sabahattin epey haklı. bundandır ki bir insan hakkında her kafadan çıkan ses başka.
kutlu pastanesi var bir de. ankara atatürk bulvarında bulunmasına rağmen paris'teki kafeleri aratmayan bu pastanede akşam saatlerinde asma katta macar kadın orkestrası çalarmış. pastanenin müdavimleri arasında sabahattin ali'nin de esamesi okunmakta.