R. Laurence Moore'a göre "fundamentalist" kavramını kullanmaksızın günümüz Amerikan hristiyanlığı hakkında tartışmak mümkün değildir.99 Nitekim, Amerikan toplumunun göz ardı edilemeyecek bir bölümü, yaklaşık dörtte biri fundamentalist öncülleri benimsemektedir. " ... anket sonuçları Amerikan toplumunun %40'ının Kutsal Kitap'ın 'Tanrı'nın gerçek sözü ve kelime kelime literal olarak değerlendirilmesi gereken bir metin' olduğuna inanır ki bu 100 milyon insanı ifade eder. Amerikalıların yaklaşık %84'ü İsa'nın Tanrı'nın oğlu olduğuna inanır.
Yaklaşık üçte biri yükseliş (Rapture)'e inanır."
Yine 1992'de yapılan bir anketin sonuçları fundamentalist inanç esaslarının toplumda ne derece kabul gördüğünü ortaya koymaktadır. "Örneğin yetişkinlerin %44'ü ölümden sonra yaşamın ancak İsa Mesih aracılığıyla kazanılacağına inanır, %30'u kendini yeniden doğmuş (bornagain) olarak tanımlar; %28'i Kitab-ı Mukaddesin literal olarak, kelime kelime okunması gerektiğine inanırken %27'si Kutsal Kitap'ta tarihsel veya bilimsel hataların olamayacağına inanır."
Ancak burada şunu ifade etmemiz gerekir ki, Amerikan toplumunda önemli bir yekun tutan söz konusu muhafazakarların tümü fundamentalist değildir. Fundamentalistler, çoğunlukla kendilerini "evanjelik" (evangelical) olarak niteleyen muhafazakar protestanlar arasından çıkar. Her ne kadar tüm fundamentalistler evanjelik ve muhafazakar olsalar da; her evanjelik ve muhafazakar fundamentalist değildir.
Ancak söz konusu ayrım, 1950'den sonra hissedilen zaruret üzerine ortaya çıkmıştır, bu tarihten önce ise evanjelik ve fundamentalist kavramları aynı anlamı ifade etmek için kullanılmıştır. Konuyu daha net bir şekilde ortaya koyabilmek için kavramlara yakından bakalım: Evanjelizm bir şemsiye kavram olarak içinde tümü fundamentalist olmayan inançları, kiliseleri ve organizasyonları barındırır. Avrupa'nın çoğunda ve Orta Doğu'da "evanjelik" kavramı Reformasyonun tarihi kiliselerine, dolayısıyla da ana akım Protestanlığa işaret eder. Amerika'da ise "evanjelik" kavramının oldukça farklı anlamları vardır ve kavram yeniden doğmakla, Kutsal Kitap'ın literal okunuşuyla, evanjelizmle ve eskatolojik kabullerle alakalıdır.
Evanjelikler, İsa'yı takipte bireysel kararın kurtuluşu sağlayacağına inanırlar. Sadece kendi kaderleri için değil, etraflarındaki diğerlerinin kaderleri için de endişe duyarlar. İsa için ruhları kazanma arayışındaki evanjelikler, hristiyan olmak için hayatlarını değiştirmek gerektiğine inanırlar. Sık sık "yeniden doğuş" tecrübesinden bahsederler. Bu, İsa ile şahsi birleşme tecrübesidir ve hayatlarını inançlı bir yolda şekillendirmelerini sağlar. Diğer taraftan, fundamentalist kavramı, muhafazakarın eş anlamı olmamakla beraber bu bütünün bir parçasıdır. İsa'nın bakire Meryem'den doğumu, mucizelerin gerçekliği ve İsa'nın yeryüzüne tekrar döneceği gibi konularda fundamentalistler muhafazakarlarla aynı düşünceleri benimserler. Hakikat üzerindeki ısrarları sonucu ortaya çıkan ayrılıkçı tutumlarıyla farklılık kazanan fundamentalistler, pre-millenarist tarih yorumu ve metne literalist yaklaşımlarıyla dikkat çekerler. Analitik anlamda fundamentalist bir girişimin barındıracağı nitelikler şöyle özetlenebilir: Öncelikle, üzerinde ısrar edilen ve hayata geçirilmesi için mücadele verilen mutlak hakikat kabul edilen öncüller bulunmalıdır. Bu anlamda yanılmazlık ve sözlerin sembolik anlamlarının değil; söylendiği şekliyle görünürdeki anlamlarının kabul edildiği literalizm protestan fundamentalizminin üzerinde ısrar ettiği ilkelerdir. İkinci olarak, seküler kültür bireyci olmakla birlikte daha kapsayıcı bir toplum modeli öngörürken, fundamentalistler buna karşılık daha dışlayıcı, "organik" bir alternatif öngörürler. Üçüncüsü, fundamentalistler çeşitli biçimlerde farklılaşmaya karşıdırlar. Kognitif kültürün otonomluğuna karşın aklın ve vahyin bütünlüğünü; ahlaki kültürün otonomluğuna karşın dinin ve ahlakın bütünlüğünü savunurlar. Toplumsal düzeyde kilise-devlet ayrımının "duvar" olarak yorumlanmasına karşıdırlar. Eğitimin sekülerleşmesi, ailenin değişmesi ve bireyin ahlaki amaçlarını kaybetmesinden şikayet ederler.
Son olarak, Charles Strozier'ın dikkat çektiği fundamentalizm ikilemelerine değinmekte fayda görüyoruz. "Fundamentalist teoride tüm önemli şeyler iki kere olur. Tanrı'dan uzakta kötülük içinde doğulur. Krallığa girebilmek için kendini yeniden yaratım dramatik davranışı içinde "yeniden doğmak" (re-born) gerekir. Nihai kurtuluş sözünü yerine getirmek için dünyanın sonunda İsa dünyaya geri döner. Bu İsa'nın ikinci gelişi olacaktır. Ölmüş hakiki hristiyanlar, yükseliş vaktinde yeniden dirilecekler ve sonra millenyum dönemi boyunca dünyada, sonra da cennette sonsuza dek yaşayacaklardır. İnanmayanlar için ise ikili zulüm söz konusudur. Tribulasyon (kargaşa) döneminde günahkar bedenler acı içinde yok olacak ve İsa'nın yeryüzündeki bin yıllık inanç yönetimi süresince bekleyeceklerdir. Sonra Tanrı'nın yargılaması için yeniden diriltilecekler ve sonsuza kadar ateşe atılacaklardır." Strozier'e göre söz konusu ikileme, fundamentalizmi anaakım Hristiyanlıktan ayıran dikkat çekici bir özelliktir.