Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hintli "kurbağanın, içinde yaşadığı bataklığın suyunu içmediğini" bilir. .... Bir biçimde biz Batı' da yaşayanlar da, doğaya karşı davranışımızda yolunda gitmeyen bir şeylerin var olduğunu fark etmeye başlıyoruz. Kimi zaman pek övündüğümüz ve bütünüyle mantık, bilim ve bizi çevreleyen her şeyi egemenlik altına alma üzerine kurulu olan uygarlığımızın, bizleri çıkmaz bir sokağa vardırdığı izlenimine bile kapılıyoruz ama her şey bir yana yine de bizi bu­radan ancak mantık ve bilimin çıkartacağını düşünüyoruz. Böy­lece ormanları kesmeyi, ırmakları kirletmeyi, gölleri kurutmayı, okyanusları ıssızlaştırmayı, -ekonomist bilim adamlarının sö­zünü dinleyerek- bunun varlık getireceğini düşünerek her türlü hayvanı yetiştirmeyi sonra da canına kıymayı sürdürüyoruz. Ve varlıklı olmanın mutlu olmak demek olduğu boş kuruntusuyla bütün enerjimizi, tüketmeye harcıyoruz; hayatın eski Roma uy­garlığı şölenlerindeki gibi daimi olarak yemek ve yeniden yiye­bilmek için kusmak olduğunu zannediyoruz. İşin şaşırtıcı yönü, artık bütün bunları büyük bir doğallıkla yapıyoruz çünkü herkes kendinde buna hak görüyor. Kendimizi herhangi bir biçimde dünyanın bir parçası olarak görmüyoruz. Tam tersine. Herkes kendini ayrı, sadece kendine ait bir varlık olarak algılıyor. Herkes kendini zekasının, yeteneklerinin ve de özellikle özgürlüğünün gücüyle var sayıyor. Ama işte bu kendi­mizi özgür hissetmemiz, dünyanın geri kalanından kopuk say­mamız, bizlere büyük bir yalnızlık ve hüzün duygusu veriyor. Çevremizde gördüğümüz pek az şeyi güvenilir sayıyor ve bu sınırlı bakış açısıyla bizim de parçası olduğumuz o geri kalanın yüceliğini kavrayamıyoruz.
Sayfa 196 - Pan YayıncılıkKitabı okudu
·
130 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.