Otobiyografik romanlar okumayı, özellikle hayatında derin acılar yaşamış yazarları okuyup onların yaşadıklarını hayal etmeyi, kitap karakterleriyle bağ kurmayı hep sevmişimdir. Fakat ilk defa bir Bukowski kitabı alıp okuduğumdan mıdır? Bilemiyorum bunu yapmak hiç kolay olmadı. Bukowskinin çocukluğundan başlayıp gençlik yıllarının belli bir dönemine kadar hayatını anlattığı Ekmek Arası adlı kitabı çok etkileyiciydi. Kitap karakteri olan Henry Chinaski'nin babası tarafından acımasızca dövülmesi, annesinin sanki dayak yiyen kendi çocuğu değilmiş gibi hiç umursamadan göz yumması bu durumun en ufak bir olayda tekerrür etmesi dayanılır gibi değildi.Ben de Henry gibi düşündüm acaba evlatlık mıydı? Bir insan kendi öz evladına bunu yapar mıydı? Nerde okuduğumu hatırlayamadığım bir sözde şöyle yazıyordu : "Tabiata baktığımızda 13.8 milyar yıl önce big bang ile oluşmuş tıkır tıkır işleyen muhteşem bir sistem vardır insanı burdan çıkardığımız zaman geriye kalan sistemin adı cennettir." Hep hayat acımasızdır diye bir cümle pelesenk olmuş dilimize de asıl hayatı acımasızlaştıran insanlardır. Henry yine banyoda babasi tarafından feci bir şekilde dövüldükten sonra, ( Banyodan çıktığını duydum. Banyonun kapısını kapattı. Duvarlar harikuladeydi, küvet harikuladeydi, lavabo ve duş perdeleri, hatta tuvalet bile harikuladeydi. Babam gitmişti.) Kitabın içime oturan pasajıydı bu. Kitabın diğer bölümlerinde Henry hiçbir işte dikiş tutturamayan, bohem hayatı yaşayan bir insana dönüşür. Eğitim hayatını yarıda bırakır. Ona göre hayat değersiz her şey çok değersiz hayat tamamen günü birlik yasanmali ve bu hayatta ona en çok mutluluk veren şey içmek. Kitapta içki, kadın ve çok fazla argo kelimelerin yer alması rahatsız edici gelebilir. Ama ben babası ile olan ilişkisine çok takıldıgım için bu beni etkilemedi. Sevdiğim kitap karakterlerine bir yenisi eklendi Henry Chinaski.

Ekmek ArasıCharles Bukowski · Metis Yayınları · 20126,8bin okunma

·

108 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Tülay Demir